Kalbin 19 merhalede müzeyyen olmasına paralel giderilen 19 zannın yerine 19 furkan verildiğini hamd olsun ki sizden öğrendik. İhlâs kademesinde nefsin kalbindeki zan afetinin sıfırlandığını yine daha önceki sohbetlerinizden öğrenmiştik. Bu iki zan arasındaki fark; sui zan ve hüsnü zan olmaları mı yoksa başka bir fark var mı? Bilgilendirmenize muhtacız.

Kalbin 19 mertebe müzeyyen olmasında neden bütün zanlar yok oluyor? Bir insan kendisine gök katlarından bahsedildiği zaman, bir şeyler hayal eder. Ancak o gök katlarını gördüğü zaman hayal sona ermiştir. Zan hakikatle yer değiştirmiştir. Önce yer katları gösterilir. 7 tane yer katı, 7 tane cehennem de gösterilir ve zemin kat da burada gösterilir yani ulû’l elbab makamında. Ne zamanki kişi 1. gök katını görür, o zaman o kişi ulû'l elbab makamından ihlâs makamına geçmiştir. Yer katları yani yerlerin melekûtu konusunda zannı kalmamıştır. Zan sona ermiştir. Çıplak hakikat bütün boyutlarıyla kişinin kalbine yerleşmiştir. Sonra gök katlarını Allahû Tealâ birer birer gösterecektir. 7 gök katını da gösterecektir, 7. gök katının 7 tane âlemini de gösterecektir.

Ne oldu? Gökler âleminin melekûtu da bilindi. Göklere ait bütün zanlar hakikate dönüştü. Sonra daha üst seviye müzeyyen olma standartlarının herbiri Allah'ın bir yeni dizaynı konusunda kişinin kalbine güven veriyor. Ve Allahû Tealâ o kişinin günahlarını örtüyor. Günahlarını sevaba çeviriyor. Başının üzerine salâh nurunu veriyor. O kişiyi Tövbe-i Nasuh’a baştan davet ediyor. Tövbe-i Nasuh’a davet bir zannın daha gitmesidir.

Ne olmuştu evvelce? Mürşidinin önünde tövbe etmişti. Ama şimdi Allah'ın karşısında tövbe edecek. Tövbe-i Nasuh. Allah'ın söylediklerini birer birer tekrar edecek. Bu yeni bir zannın ortadan kalkmasıdır.

Acaba Allah'ın karşısında bir insan nasıl tövbe eder? Kişi yüzlerce şey hayal edebilir. Ama gerçeği yaşadığı zaman olay bitmiştir. O kişi bu konuda kesin bir sonucun sahibi olmuştur. Allah'ın sözlerini kalbiyle mutlaka duyacaktır. Kalbiyle duyduğu şey net olarak yeni bir zannın daha ortadan kalkmasıdır. Tahminlerin, zanların yerini her bir seferinde, bir hakikatin alması, 19 tane müzeyyen olma mertebesini ifade eder. Her mertebede yeni bir müessese gösterilir. Allahû Tealâ bu kişiye günahlarını örterken, onun hayat mizanını gösterir. O mizandaki pozitif rakamlar, yeşil rakamlar nasıl otomatik olarak yer değiştiriyor, nasıl o kişinin mürşidine ulaştıktan sonra işlediği günahların birer birer örtülmesi söz konusu oluyor. Gene devam ediyor. Ondan sonraki kademede günahların bir defa daha örtülmesi yani sevaba çevrilmesinin rakamlarını o kişiye gösterir.

Tövbe-i Nasuh fizik standartlarda, bir insanın yaşadığı bir fizik ötesi olaydır. Kişi hayattadır, ölmemiştir. Bu hayatta Allah'ın söylediklerini duyuyor ve kelime kelime tekrar ediyor. Ondan sonrada Allahû Tealâ ona günahlarını nasıl örttüğünü, nasıl sevaba çevirdiğini birer birer söylüyor ve ondan sonra kişiye başının üzerindeki salâh nurunu gösteriyor. Her biri bir zannın sona erişidir. Zannın yerini, Allah'ın en sağlam hakikatlerinin alması hadisesidir. Ve bunların hepsi tamamlandığı zaman, ne zaman ki Allahû Tealâ o kişinin başının üzerine onun kendi ruhunu götürüyor, onu da gösteriyor. 18. zannın yok olması ve Allah'ın Zat’ının görülmesi 19. zannın yok olması. Bu son zandır. Son bulmaca Allah'ın Zat’ıdır.

Öyleyse görüyorsunuz ki nasıl gaybi îmân tahkiki îmâna dönüşüyorsa, gaybi îmânın tahkiki îmâna dönüşmesinin bütün seviyeleri herbirisi bir zannın yok olması istikametindedir. Ve 19 mertebe müzeyyen olan bir kişi 19 zannını yok etmiş olan kişidir. 19 açıdan tahkiki îmânın sahibi olmuş kişidir. Gaybi îmân bütünüyle tahkiki îmâna dönüşmüştür. Öyleyse konunun izahı burada tamamlanıyor.

Allah razı olsun.