“Ulemânın meclislerinde bulunmak hukemânın (hikmet sahiplerinin) sözlerini işitmek üzerinizedir......" Bu hadîs-i şerifi bize açıklar mısınız?

Anasayfa » Ana Sayfa » Hadîs » “Ulemânın meclislerinde bulunmak hukemânın (hikmet sahiplerinin) sözlerini işitmek üzerinizedir......" Bu hadîs-i şerifi bize açıklar mısınız?
share on facebook  tweet  share on google  print  

“Ulemânın meclislerinde bulunmak hukemânın (hikmet sahiplerinin) sözlerini işitmek üzerinizedir......" Bu hadîs-i şerifi bize açıklar mısınız?

Büyük haz ve huzur içinde muhteşem konferansınızda el ele gönül gönüle bir arada olabildiğimiz için Yüce Rabbimize sonsuz hamd ve şükürler ediyoruz. Lütfen bu hadîs-i şerifi bize açıklar mısınız? Allah razı olsun.

Resûlullah (S.A.V) Efendimiz buyurdu ki: “Ulemânın meclislerinde bulunmak hukemânın (hikmet sahiplerinin) sözlerini işitmek üzerinizedir. (Yani üzerinize farzdır.) Muhakkak ki Allah bu meclislerde hikmet nuruyla ölü kalpleri diriltir. Yağmur suyuyla ölü toprakları dirilttiği gibi… Âlimler kapalı hazinelerdir. O hazinelerin anahtarı suallerdir.”

Ulemâ ve hukemâ… Ulemâ; âlimler. Hukemâ da; hikmet sahipleri. Aslında Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in ulemâ dediği kişiler de yine Allah’ın evliyaları. Neden öyle diyoruz? Çünkü hep ulemâyla diğer insanları karşılaştırmış. Genel çerçeve içerisinde bu hadîs-i şerifte ulemâ ve hukemâ diye iki kesime ayırmış. Hikmet sahibi olanlar, daimî zikre ulaşan evliyalar. Yani Allah'a ulaşmayı dileyen kişi evliyadır. Mürşidine ulaşıp tâbî olan kişi evliyadır. Ruhunu Allah’a ulaştırmış olan kişi evliyadır. Fizik vücudunu teslim eden de evliyadır. Buradaki ulemâ standardına bunlar giriyor.

Hukemâ deyince, ulûl’elbab olanlar, daimî zikre ulaşıp nefslerini Allah’a teslim edenler, ihlâsa ulaşanlar ve iradelerini de Allah’a teslim edip irşad makamına tayin edilenler. Onlar da hikmet sahipleri olarak alınmış burada.

“Bu meclislerde hikmet nuruyla ölü kalpleri diriltir.” diyor. İnsanlar hikmet sahibinin anlattıklarını eğer hüsnü niyetle dinlerlerse içlerinde bir heyecan, bir katılma arzusu duyacaklardır. Allah’ın güzelliklerini yaşama arzusu duyacaklardır. Ve Allah’ın yoluna girmek için yüreklerinden bir arzu duyacaklardır. Sohbetlere peşin hükümle gelenler sadece, bunun dışında kalanlardır. Onlar yanlış ilimle bezendikleri için doğru ilmi kabul etmek onlar için zor bir şeydir.

İşte şu anda Diyanet İşleri Teşkilatının dalâlet durumu. Büyük kesim ne yazık ki şu anda dalâlette ve hidayete kulaklarını tıkamışlar. Sırtlarını dönmüşler, gözlerini kapatmışlar. Ve orada, Diyanet İşleri Teşkilatında konferans vermemizi asla kabul etmiyorlar. Biz diyoruz ki: “Biz Diyanet İşleri Başkanlığında bir konferans verelim. Sualli cevaplı olsun. Siz sorun suallerinizi, bizden alın cevapları. Böylece kamuoyunun huzurunda da aklanmış olursunuz. Hadi bakalım.” diyoruz. Hayır, bize bu müsaadeyi vermiyorlar sevgili kardeşlerim.

Ne oluyor hikmet meclislerinde? Allahû Tealâ onların kalplerinde de o kulaklarında duydukları o kalplerinden ulaştırdıkları şey sebebiyle kalplerinin ürpermesini temin ediyor. Ve de onlar da hikmet sahipleri gibi olmak isteyince hemen Allah'a ulaşmayı diliyorlar, arkasından tâbiiyet geliyor. “Hikmetin nuru ölü kalpleri diriltir.” diyor.

Sevgili kardeşlerim! İşte bu konferansı dinlediniz. Dinleyenlerden bahsediyoruz. Veya şimdi şu anda seyretmiş olanlardan bahsediyoruz. Dinlediniz. Allah’ın yolunda da değilsiniz. Değilseniz kalbinizde ne oluşturdu? Eğer kalbinizde Allah’ın evliyası olmak konusunda bir talep oluştuysa işte hikmet sahibi, sizin kalbinizi, ölü olan kalbinizi diriltti. Allah'a ulaşmayı dilemediniz şimdiye kadar ama bu konferansı dinlediğiniz zaman kalbinizde eğer Allah'a ulaşmayı dilemek diye bir talep oluştuysa işte bu, ölü kalbinizin dirilmesi demektir. Bu da hikmet sohbetinde gerçekleşen bir olaydır.

Sözler hikmet sahibinin sözleri. “Ölü kalplere yağmur suyunun ölü toprakları diriltmesi gibi tesir eder.” diyor.

“Âlimler kapalı hazinelerdir. O hazinelerin anahtarı suallerdir.” diyor. Bizim kardeşlerimiz de bu yüzden suallerini sorar hep.

Allah razı olsun.

Benzer konular