Furkan ve rüşd kavramları ile Şûrâ-13 de açıklanan şeriat açısından bir illiyet rabıtasından söz edilebilir mi?

Anasayfa » Ana Sayfa » Kur’ân-ı Kerim'deki Temel Emirler » Furkan ve rüşd kavramları ile Şûrâ-13 de açıklanan şeriat açısından bir illiyet rabıtasından söz edilebilir mi?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Furkan ve rüşd kavramları ile Şûrâ-13 de açıklanan şeriat açısından bir illiyet rabıtasından söz edilebilir mi?

Başlangıçta söyleyelim ki evet edilebilir. Şûrâ-13 de Allahû Tealâ diyor ki:

42/ŞÛRÂ-13: Şeraa lekum mined dîni mâ vassâ bihî nûhan vellezî evhaynâ ileyke ve mâ vassaynâ bihî ibrâhîme ve mûsâ ve îsâ, en ekîmûd dîne ve lâ teteferrakû fîhi, kebure alâl muşrikîne mâ ted’ûhum ileyhi, allâhu yectebî ileyhi men yeşâu ve yehdî ileyhi men yunîb(yunîbu).
(Allah) dînde, onunla Hz. Nuh’a vasiyet ettiği (farz kıldığı) şeyi (şeriati); “Dîni ikame edin (ayakta, hayatta tutun) ve onda (dînde) fırkalara ayrılmayın.” diye Hz. İbrâhîm’e, Hz. Musa’ya ve Hz. İsa’ya vasiyet ettiğimiz şeyi Sana da vahyederek, size de şeriat kıldı. Senin onları, kendisine çağırdığın şey (Allah’a ulaşmayı dileme) müşriklere zor geldi. Allah, dilediğini Kendisine seçer ve O’na yöneleni, Kendisine ulaştırır (ruhunu hayatta iken Kendisine ulaştırır).


şerea lekum mined dîni mâ vassâ bihî nûhan vellezî evhaynâ ileyke ve mâ vassaynâ bihî ibrâhîme ve mûsâ ve îsâ, en ekîmûd dîne ve lâ teteferrekû fîh(fîhi): Dîni ikame edin ve fırkalara ayrılmayın diye dîn olarak Nuh’a vasiyet ettiğimizi, sana vahyettiğimizi, İbrâhîm’e Musa’ya ve İsa’ya vasiyet ettiğimizi, sizin içinde şeriât kıldı diyor.
kebure alel muşrikîne mâ ted’ûhum ileyh(ileyhi): onları çağırdığın şey müşriklere ağır geldi.
allâhu yectebî ileyhi men yeşâu ve yehdî ileyhi men yunîb(yunîbu): Allah dilediğini Kendisine seçer onlardan kim Allah’a yönelirse, Allah’a ulaşmayı dilerse, onları Kendisine ulaştırır.

Şûrâ-13’te açıklanan şeriat, rüşdün ve furkanın birer temsilcisidir. Allahû Tealâ Peygamber Efendimiz (S.A.V)’e de Ku’rân-ı indirmiştir, gene furkan olarak o da rüşd sahibi idi, o da zamanın huzur namazının imamıydı, furkan sahibiydi rüşd sahibiydi ve kitap sahibiydi. Ve Allahû Tealâ diyor ki: “Peygamberlerimizin arasında fark gözetmeyiz.” diyor ve Hz İbrâhîm’in dîniyle vazifeli kıldığını da ifade ediyor. Onun standartları içinde yeni bir dîn değil aynı dînin sadece devamı. Kâinatın tek dîninin devamı olduğunu ifade ediyor. Aynı şeriatı Peygamber Efendimiz  (S.A.V)’e de vermekle, Hz. Musa’ya da vermekle, Hz. İsa’ya da vermekle.

Benzer konular