Allah, Kur’ân-ı Kerim’i kıyâmete kadar korumasını üstlenmiş. Bunu değiştirmeye kimsenin gücü yetmez. Ama sizin anlattığınız tarzda mürşid veya biat ilişkisini her Müslüman yapamayabilir.

Anasayfa » Ana Sayfa » Kur'ân-ı Kerim » Allah, Kur’ân-ı Kerim’i kıyâmete kadar korumasını üstlenmiş. Bunu değiştirmeye kimsenin gücü yetmez. Ama sizin anlattığınız tarzda mürşid veya biat ilişkisini her Müslüman yapamayabilir.
share on facebook  tweet  share on google  print  

Allah, Kur’ân-ı Kerim’i kıyâmete kadar korumasını üstlenmiş. Bunu değiştirmeye kimsenin gücü yetmez. Ama sizin anlattığınız tarzda mürşid veya biat ilişkisini her Müslüman yapamayabilir.

A benim evlâdım! Şeytan, Kur’ân-ı Kerim’i değiştiremez ama atı alan Üsküdar’ı çoktan geçmiş. Anlamıyor musun? Kur’ân’ın insanları kurtuluşa ulaştıracak olan bütün hükümlerini iblis, 14 asırda size ulaşmaktan men ederek yok etmeyi başarmış. Kur’ân-ı Kerim’i değiştirememiş. Kılına dokunamamış. Çünkü Allahû Tealâ: “Kur’ân-ı Kerim’i Biz indirdik. Ve O’nu koruyacak olan, Biziz!” diyor.

15/HİCR-9: İnnâ nahnu nezzelnâz zikre ve innâ lehu le hâfizûn(hâfizûne).
Muhakkak ki zikri (Kur'ân-ı Kerim’i), Biz indirdik. O'nun koruyucuları (da) mutlaka Biziz.


Ama iblis, insanlara Kur’ân’ı unutturmayı başarmış. Şimdi sen “Bunu değiştirmeye kimsenin gücü yetmez.” demekle ne demek istiyorsun yani? Kur’ân’ın âyetleri aynen duruyor ama değişmemiş mi dînin? Allah’a ulaşmayı dilemekten başlayan, 7 tane safhadan haberin var mıydı şimdiye kadar? Sana dîn öğretenlerin haberi var mı? Hiç birinizin kurtulamayacağınızdan ne zaman size bahsetmek suretiyle, şu kafanıza, Allah’a ulaşmayı dilemedikçe kurtuluşunuzun mümkün olmadığı hakikatini sokabileceğiz. Neyin ısrarındasınız?

“Ama sizin anlattığınız tarzda mürşid veya biat ilişkisini her Müslüman yapamayabilir. Yapamasa da cennete girebilir.”

Biz de aynı kanıdayız. Bir insan Allah’a ulaşmayı dilemişse mutlaka Allah’ın cennetine girer. Ama bir şey unutuyorsun, sevgili kardeşim! Eğer sen Allah’a ulaşmayı dilersen, Allah seni, hem mürşid sevgisini vererek hem de mürşidine ulaştırarak mükâfatlandıracak. Sözü var. Kim Allah’a ulaşmayı dilerse, Allah onu mutlaka mürşidine ulaştırır.

42/ŞÛRÂ-13: Şeraa lekum mined dîni mâ vassâ bihî nûhan vellezî evhaynâ ileyke ve mâ vassaynâ bihî ibrâhîme ve mûsâ ve îsâ, en ekîmûd dîne ve lâ teteferrakû fîhi, kebure alâl muşrikîne mâ ted’ûhum ileyhi, allâhu yectebî ileyhi men yeşâu ve yehdî ileyhi men yunîb(yunîbu).
(Allah) dînde, onunla Hz. Nuh’a vasiyet ettiği (farz kıldığı) şeyi (şeriati); “Dîni ikame edin (ayakta, hayatta tutun) ve onda (dînde) fırkalara ayrılmayın.” diye Hz. İbrâhîm’e, Hz. Musa’ya ve Hz. İsa’ya vasiyet ettiğimiz şeyi Sana da vahyederek, size de şeriat kıldı. Senin onları, kendisine çağırdığın şey (Allah’a ulaşmayı dileme) müşriklere zor geldi. Allah, dilediğini Kendisine seçer ve O’na yöneleni, Kendisine ulaştırır (ruhunu hayatta iken Kendisine ulaştırır).


Yaa! Belki bunları öğrendikten sonra yeniden konuşuruz, ha?

“Konuyu detaylandırırken Bakara Suresindeki inek kıssasına dikkat çekerek Kur’ân’ın  bilmeceler kitabı değil, hayat kitabı olduğunu ve buradaki emirlerin de okuma yazma bilen, okuduğunu anlayabilen insanların Kur’ân’ın emirlerini, okuyarak ve anlayarak yaşamasından daha çok, daha doğal bir şey olmadığını düşünüyorum.”

Ah zavallı evlâdım! Demek ki; inekler konusunda bayağı ihtisas sahibisin. Devam et. Bir tavsiyem daha var. Veteriner ol.

“Allah’ın ipine sarılma bu değil mi?”

Hayır, değil. Allah’ın ipine sarılma, Allah’a ulaşmayı dileyerek gerçekleşir. Çünkü Allahû Tealâ şöyle diyor:

3/ÂLİ İMRÂN-103: Va’tasımû bihablillâhi cemîân ve lâ teferrakû, vezkurû ni’metallâhi aleykum iz kuntum a’dâen fe ellefe beyne kulûbikum fe asbahtum bi ni’metihî ihvânâ(ihvânen), ve kuntum alâ şefâ hufratin minen nâri fe enkazekum minhâ, kezâlike yubeyyinullâhu lekum âyâtihî leallekum tehtedûn(tehtedûne).
Ve hepiniz, Allah’ın ipine sımsıkı tutunun, fırkalara ayrılmayın! Ve Allah’ın sizin üzerinizdeki ni’metini hatırlayın; siz (birbirinize) düşman olmuştunuz. Sonra sizin kalplerinizin arasını birleştirdi, böylece O’nun (Allah’ın) nimeti ile kardeşler oldunuz. Ve siz ateşten bir çukurun kenarında iken sizi ondan kurtardı. İşte Allah, âyetlerini size böyle açıklıyor. Umulur ki böylece siz hidayete erersiniz.


“Allah’ın ipine sımsıkı sarılın. Ve fırkalara ayrılmayın.” diyor. (Âli İmrân-103.)

Sadece fırkalara ayrılmayan insanlar, Allah’ın ipine sımsıkı sarılmışlardır.

Öyleyse fırkalara ayrılmayan insanlar kimdir? Allah’a ulaşmayı dileyenlerdir. İşte Allahû Tealâ şöyle söylüyor. Rûm-31:

30/RÛM-31: Munîbîne ileyhi vettekûhu ve ekîmûs salâte ve lâ tekûnû minel muşrikîn(muşrikîne).
O’na (Allah’a) yönelin (Allah’a ulaşmayı dileyin) ve O'na karşı takva sahibi olun. Ve namazı ikame edin (namaz kılın). Ve (böylece) müşriklerden olmayın.


“Allah’a ulaşmayı dile ve böylece takva sahibi ol. Ve namaz kıl. Müşriklerden olma.”

30/RÛM-32: Minellezîne ferrakû dînehum ve kânû şiyean, kullu hızbin bimâ ledeyhim ferihûn(ferihûne).
(O müşriklerden olmayın ki) onlar, dînlerinde fırkalara ayrıldılar ve grup grup oldular. Bütün gruplar, kendilerinde olanla ferahlanırlar.


“O müşriklerden olma ki onlar, dînlerinde fırkalara ayrılmışlardır.”

Allah’a ulaşmayı dileyenler, müşriklerden olmayanlardır. Müşrikler, fırkalara ayrılanlardır. Öyleyse Allah’ın ipine sarılmak, senin söylediğin şey değildir. Bakara Suresini okuyarak ineğin hüviyetini öğrenmek değildir. Kur’ân’ın emri, Allah’a ulaşmayı dilemektir! Üzerine sadece Allah’a ulaşmayı dilemek, 3 defa farz kılınmıştır. Ruhunu Allah’a ulaştırman 3 defa farz kılınmıştır. Fizik vücudunu, nefsini, iradeni Allah’a teslim etmekse 7 defa farz kılınmıştır.

Öyleyse sevgili kardeşim! Hiç bilmediğin bir konuda bizimle tartışmaya cüret etmene biraz hayret ettim ama aferin! Cesaretlisin. Ama burnun daha çok sürtülecektir.

Benzer konular