Âli İmran 119'daki kitabın bütününe îmân edenlerle, Fussilet 34'te seyyiati hasenat ile söndürenler arasında bir ilişki var mı?

Anasayfa » Ana Sayfa » Sevap -Günah » Âli İmran 119'daki kitabın bütününe îmân edenlerle, Fussilet 34'te seyyiati hasenat ile söndürenler arasında bir ilişki var mı?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Âli İmran 119'daki kitabın bütününe îmân edenlerle, Fussilet 34'te seyyiati hasenat ile söndürenler arasında bir ilişki var mı?

Hz. Muhammed (S.A.V) Efendimiz bir hadîs-i şerifinde "Müslüman başkalarının elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir." buyuruyor. Kötülüğe karşı hayırla mukabele edenler ve Kitabın bütününe îmân edenlerin, elinden ve dilinden emin olunanlar olduğunu söyleyebilir miyiz?

Hemen baştan cevabı verelim, evet söyleyebiliriz. Ama konuya girelim. Âli İmrân Suresinin 119:

3/ÂLİ İMRÂN-119: Hâ entum ulâi tuhıbbûnehum ve lâ yuhıbbûnekum ve tu’minûne bil kitâbi kullihi, ve izâ lekûkum kâlû âmennâ, ve izâ halev addû aleykumul enâmile minel gayz(gayzi), kul mûtû bi gayzikum, innallâhe alîmun bi zâtis sudûr(sudûri).
İşte siz (mü'minler) böylesiniz, siz onları seversiniz ve onlar sizi sevmezler ve siz kitabın tamamına îmân edersiniz. Ve sizinle karşılaşınca “Biz îmân ettik.” dediler, yalnız kaldıkları zaman, size karşı öfkelerinden parmak uçlarını ısırdılar. De ki: “Öfkenizden ölün.” Muhakkak ki Allah, sinelerde olanı en iyi bilendir.


"hâ entum ulâi tuhıbbûnehum ve lâ yuhıbbûnekum: Siz öyle kişilersiniz ki, onlar sizi sevmedikleri halde siz onlara muhabbet beslersiniz.
ve tû’minûne bil kitâbi kullih(kullihi): Ve Kitab’ın bütününe îmân edersiniz, yani Kur'ân-ı Kerim’in bütününe îmân edersiniz." diyor Allahû Tealâ.
ve izâ lekûkum kâlû âmennâ: Ne zaman onlar, sizinle karşılaşırlarsa derler ki, "Amenna, biz âmenû olduk."
ve izâ halev addû aleykumul enâmile minel gayz(gayzi): Ama tenhada kendi başlarına kaldıkları zaman öfkelerinden parmak uçlarını ısırırlar.
kul mûtû bi gayzikum: De ki: "Gayzınızla ölün, ölürseniz bu gayzla ölün, gayzınız sebebiyle ölün."
innallâhe alîmun bi zâtis sudûr(sudûri): Muhakkak ki Allah göğüslerdeki, göğüslerde olanı bilir, sinelerde olanı bilir.

Fussilet Suresinin 33. âyet-i kerimesi;

41/FUSSİLET-33: Ve men ahsenu kavlen mimmen deâ ilâllâhi ve amile sâlihan ve kâle innenî minel muslimîn(muslimîne).
Allah’a davet eden ve salih amel (nefs tasfiyesi) yapan ve: “Muhakkak ki ben teslim olanlardanım.” diyenden daha güzel sözlü kim vardır?


"Allah’a davet eden ve salih amel, nefs tezkiyesi işleyen ve 'Muhakkak ki ben teslim olanlardanım.' diyenden daha güzel sözlü kim vardır?"

Şimdi suale dönüyoruz, iki âyeti birden geçtikten sonra:

"Âli İmran 119'daki kitabın bütününe îmân edenlerle, Fussilet 34'te seyyiati hasenat ile söndürenler arasında bir ilişki var mı?"

Kitab’ın bütününe îmân edilmesi, seyyiati hasenatla söndürenler arasında olduğunu gösteriyor. Îmân etmek onun tatbikatını yapmak demek. Ancak irşad makamına ulaşanlar, seyyiati hasenatla söndürenlerdir.

Nitekim Fussilet Suresinin 35. âyet-i kerimesinde Allahû Tealâ seyyiate hasenatla mukabele edenlerin hazz’ul azîmin sahipleri olduğunu söylüyor, yani irşad makamına ulaşanlar olduğunu söylüyor:

41/FUSSİLET-35: Ve mâ yulakkâhâ illâllezîne saberû, ve mâ yulakkâhâ illâ zû hazzın azîm(azîmin).
Ona (kötülüğü iyilikle karşılama hasletine), sabredenlerden ve hazzul azîm (en büyük haz) sahiplerinden başkası ulaştırılmaz.


"Hz. Muhammed (S.A.V.) Efendimiz bir hadîs-i şerifinde "Müslüman başkalarının elinden ve dilinden emin olunduğu kimsedir." buyuruyor. Kötülüğe karşı hayırla mukabele edenler ve Kitab’ın bütününe îmân edenlerin, elinden ve dilinden emin olunanlar olduğunu söyleyebilir miyiz?"

Elbette. Elinden ve dilinden eminler ki, davranışları onu gösteriyor. Düşmanlarını bile, kendilerine düşmanlık edenleri bile seviyorlar.

Benzer konular