Îmân nedir? Kalbe mi yazılır? Herkes zaten îmân sahibi değil midir?

Anasayfa » Ana Sayfa » Îmân » Îmân nedir? Kalbe mi yazılır? Herkes zaten îmân sahibi değil midir?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Îmân nedir? Kalbe mi yazılır? Herkes zaten îmân sahibi değil midir?

Îmân, Allah’a inancın adıdır. Kim Allah’ın varlığına inanıyorsa, o kişi îmânın sahibidir. Allah’ın varlığına îmân etmiştir, inanmıştır.

İşte bu, bunun sahibiyetini ifade eder.  Allah’a inanmak bir insan için temel şarttır. Dînini yaşayabilmesi için inanmayan bir insanın yaşaması mümkün olmayacağı cihetle, mutlaka onun Allah’a ulaşmayı dilemesi lâzım.

Böyle bir insan için mutlaka bir mürşid şart. Bu mürşidin devreye girmesi o kişinin o mürşide ulaşması ve ona tâbî olmasıyla gerçekleşir. Olay burada başlar. Allah’tan mürşidini soran, Allah’ın gösterdiği mürşide ulaşan ve ona tâbî olan kişi, ruhu vücudundan ayrılacak olan, hemen o anda ayrılacak olan ve o ruhu Allah’a, Allah’ın ulaştırması söz konusu olacak olan birisidir. Çünkü Allahû Tealâ’nın ifadesi şöyle Kur’ân-ı Kerim’de:

42/ŞÛRÂ-13: Şeraa lekum mined dîni mâ vassâ bihî nûhan vellezî evhaynâ ileyke ve mâ vassaynâ bihî ibrâhîme ve mûsâ ve îsâ, en ekîmûd dîne ve lâ teteferrakû fîhi, kebure alâl muşrikîne mâ ted’ûhum ileyhi, allâhu yectebî ileyhi men yeşâu ve yehdî ileyhi men yunîb(yunîbu).
(Allah) dînde, onunla Hz. Nuh’a vasiyet ettiği (farz kıldığı) şeyi (şeriati); “Dîni ikame edin (ayakta, hayatta tutun) ve onda (dînde) fırkalara ayrılmayın.” diye Hz. İbrâhîm’e, Hz. Musa’ya ve Hz. İsa’ya vasiyet ettiğimiz şeyi Sana da vahyederek, size de şeriat kıldı. Senin onları, kendisine çağırdığın şey (Allah’a ulaşmayı dileme) müşriklere zor geldi. Allah, dilediğini Kendisine seçer ve O’na yöneleni, Kendisine ulaştırır (ruhunu hayatta iken Kendisine ulaştırır).


“Kim Bana ulaşmayı dilerse Ben onu Kendime ulaştırırım.” buyuruyor Allah Tealâ.

Öyleyse o kişiye mürşid sevgisini veren, kalbine mürşid sevgisini koyan Allah’tır. O mürşide ulaştıran Allah’tır. Neden ‘o mürşide’ diyoruz? Çünkü o mürşid, o kişiye en uygun olan mürşiddir. Mürşidi Allah gösteriyorsa o mürşid, o kişi için en uygun olan mürşiddir. Onun bütün sıfatlarını, bütün muhtevasını, sahip olduğu herşeyi en iyi bilen Allah, o kişiye kendisine en uygun olan mürşidi mutlaka gösterir. Bu sebeple mürşidler bazen uzak yerlerde olurlar. Ama kişinin ulaşması iyi olur. Bazen mürşide değil de mürşid vekiline tâbî olarak yola girenler olur. Bu da geçerlidir Allahû Tealâ’nın katında. Eğer kişi o şartlara, belki bir başka kıtada olan mürşidine ulaşabilecek durumu yoksa kendi bulunduğu çevrede, kendi bulunduğu kıtada olan o mürşidin bir tövbe verebilen mensubuna tâbî olur. Olay da böylece tamamlanır. Bu bir eksiklik değildir. Şartlar bunu gerektirmektedir.

Allah razı olsun.

Benzer konular