Kaza ve kaderi anlatır mısınız?

Anasayfa » Ana Sayfa » Kader ve Kaza » Kaza ve kaderi anlatır mısınız?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Kaza ve kaderi anlatır mısınız?

Canımız Efendimiz! Allah’a ne kadar hamdedip şükretsek azdır; bu mutluluğu yaşadığımız için. Sizi çok seviyoruz. Rabbim, bu mutluluğu herkese yaşatsın. Ve bir sorumuz olacak inşallah. Dîn adamları ve birçok insan, kaza ve kaderi birbirine karıştırıyor. Bunu bizlere açıklar mısınız? Ve kişi, yaşadığı olaylardan dolayı hesaba çekilir mi?

Evvelâ herkes mutlaka, yaşadığı hayatın ne olduğunu kıyâmet günü mizanda görecektir. Kıyâmetin koptuğu gün, zaman tersine döneceği için bütün insanların yaşadıkları hayatı, yaşadıkları zamana geri dönecektir. O zaman onlar, zaten hayatta olacaktır ve hepsi mahşer meydanında toplanacaklardır.

Nefsler gidip, fizik bedenlerinin içine girecek ve nefsle fizik vücut beraberliği İndi İlâhi’de hayat filmlerine ulaşacaktır. Bu, hayat filmleri hem düşünce olarak görüntüye sahiptir hem de (yani kişinin düşüncesinin de görüntüsü görülecektir.) yaptığı fiiller de filme alınmış olacağı için o hayat filmi de mutlaka gösterilecektir ve 3 boyutludur. Bir perdeye, bir ekrana ihtiyacı yoktur. O zaman kişinin eline verilecek olan mizanla, kişi yaptığı hataların veya kazandığı derecelerin (güzel davranışları dolayısıyla) muhtevasını orada görecektir. Mizanla oradaki dereceleri karşılaştırdığı zaman aralarında hiçbir farklılığın olmadığını, kendisine kıl kadar hata edilmediğini fark edecektir.

İşte bütün insanlar, orada (hayat filmlerinde) neler yaptıklarını, ne kadar derecat kaybettiklerini, ne kadar derecat kazandıklarını net olarak göreceklerdir. İşte kıyâmet günü Mahkeme-i Kübra’da herkes aynı anda başlayacak ve çok kısa bir zaman sonra bütün zaman parçaları dolacak, tamamlanacak ve herkes hayat filmini seyretmiş olacaktır. Kazandığı dereceleri, kaybettiği dereceleri elindeki mizanla karşılaştırdığı zaman hepsinin tam olarak yerlerine oturduğunu ve kendisine kıl kadar bile zulmedilmediğini görecektir.

İşte bu, o kişinin yaşadığı olaylardan dolayı hesaba çekilmesidir. Yoksa mahkemede ona hâkim sormayacak: “Ne yaptın? Söyle bakalım. Anlat bakalım neler oldu?” diye. Hayat filmi zaten çekilmiştir Kiramen katibîn meleklerince. Herşey bellidir. Öyle çok kısa bir zaman parçası içerisinde kişi, bütün hayatını orada görebilecektir.

Gelelim kaza ile kadere. Sevgili kardeşlerim! Eğer bir insan bir olayı kendi iradesiyle bilerek isteyerek vücuda getiriyorsa bunun adı; o olayı kaza etmektir (yani vücuda getirmektir, oluşturmaktır, olayı yaşamaktır). Kim kendi iradesiyle neler yapmışsa bunun adı, kazadır. Eğer bir insana kendi iradesinin müdahale etmediği, kendi iradesinin devrede olmadığı başka bir irade tarafından bir fiil yapılmışsa, bir işlem yapılmışsa (başka bir ifadeyle ona bir tesir, herhangi bir şekilde bir tesir oluşmuşsa, tesir edilmişse bu kişiye) o kişiye tesir eden bir olayla o kişi karşılaştığında, kendi iradesinin bir dahili yoksa bunun adı, kaderdir.

Kaderde de kazada da bir irade mutlaka vardır (kişinin kendi iradesi) ama kaderde ikinci bir irade daha vardır. Kişi kendi iradesiyle bir şey yapmamıştır ama başka birinin iradesi bu kişinin üzerinde bir olay vücuda getirmiştir. İşte bu kaderdir. Kim, kendi iradesiyle bir şey yaparsa, o yaptığı şey; bir olayı kaza etmektir. Kim, kendisi bir şey yapmadığı halde, kendi iradesi devreye girmediği halde başka bir iradenin onun üzerinde bir sonuç oluşturacak, bir tesir oluşturacak bir olayı vücuda getirmesiyle o kişi kaderi yaşar. İşte kaderle kaza arasında böyle bir farklılık var. Kaderde mutlaka iki tane irade vardır.

1- Kendisi (üzerine tesir icra edilen kişi).
2- Tesiri icra eden kişi.

Tesir eden ve tesir alan 2 kişi olmadıkça kaderden bahsedilemez. Burada bir tanesi kişisel bir sebep olmaksızın Allah olabilir. Meselâ; ölümün vücuda gelmesinde sebebiyet, bu olayın sebebi mutlaka son saniyede Allah’tır. Ölümü vücuda getirecek olan faktör farklı olabilir. Birisi bir başkasının hayatına son verebilir. Bu, ölenin kaderidir, öldürenin kazasıdır (yani bilerek, isteyerek o cinayeti işlemişse). Bilmeden de işlemiş olsa, gene başka birinin sebebiyle bir insan ölmüştür. Ama öldürenin, ölüme sebebiyet verenin orada bir dâhili yoksa o derecat kaybetmeyecektir. Yani bir insan, bir köşe başında bekliyor elinde tabancası, bütün kurşunları boşaltıyor karşısındakine, onu öldürüyor. Burada taammüden bir cinayet işlemiştir kişi, bilerek, isteyerek başka birini öldürmüştür. Öldüren, öldürme fiilini kaza etmiştir, gerçekleştirmiştir. Ölense kaderini yaşamıştır. Kaderi, o noktada ölümü intaç ediyordu, o noktada ölmüştür. İşte kaza ile kader arasında bu farklılıklar var.

Benzer konular