Peygamber Efendimiz'in "Benim ümmetim açık şirke düşmez ama gizli şirkten korkarım.” dediği hadîsi açıklar mısınız?

Anasayfa » Ana Sayfa » Hadîs » Peygamber Efendimiz'in "Benim ümmetim açık şirke düşmez ama gizli şirkten korkarım.” dediği hadîsi açıklar mısınız?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Peygamber Efendimiz'in "Benim ümmetim açık şirke düşmez ama gizli şirkten korkarım.” dediği hadîsi açıklar mısınız?

Sonsuz sevgi ve saygıyla ellerinizden öperim. İyi ki varsınız. Sebeb-i hayatımızsınız. Sizi herşeyden çok sevdiğimizi bilmenizi isteriz. (Biz de sizleri çok seviyoruz sevgili kardeşlerimiz!) Maraş’ta da konferansınız olması için, Elbistan’daki kardeşlerim için, annem hasta, onun için dua eder misiniz?

Hem konferansın olması için hem de bahsettiğiniz herkes için dua ederiz inşaallah.

Peygamber Efendimiz; “Benim ümmetim açık şirke düşmez ama gizli şirkten korkarım.” dediği hadîsi açıklar mısınız?
 
Hadîs bu: “Benim ümmetim açık şirke düşmez. Ondan korkum yok ama gizli şirkten korkarım.”
 
Bizim Yaşar Nuri Öztürk geldi aklıma gene. “Şirk mi? Kim mürşidine tâbî olmuşsa işte o şirktir.” diyor. İşe bakın! Allahû Tealâ da Kur’ân-ı Kerim’de mürşide tâbiiyeti farz kılıyor. Diyor ki Allahû Tealâ Mâide Suresinin 35. âyet-i kerimesinde:
 
5/MÂİDE-35: Yâ eyyuhâllezîne âmenûttekûllâhe vebtegû ileyhil vesîlete ve câhidû fî sebîlihi leallekum tuflihûn(tuflihûne).
Ey âmenû olanlar (Allah’a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler); Allah’a karşı takva sahibi olun ve O’na ulaştıracak vesileyi isteyin. Ve O’nun yolunda cihad edin. Umulur ki böylece siz felâha erersiniz.


“yâ eyyuhellezîne âmenûttekûllâhe vebtegû ileyhil vesîlete:
Ey âmenû olanlar (Allah’a ulaşmayı dileyenler)! Takva sahibi olun (yani 2. takvanın sahibi olun). Allah’a ulaştıracak vesileyi Allah’tan isteyin.” diyor.

“Allah’a ulaştırmaya vesile olacak kişiyi Allah’tan isteyin.” Hacet namazı ile istenecek. Nasıl istenecek? Bakara Suresinin 45 ve 46. âyet-i kerimesi açıklamış. Diyor ki Allahû Tealâ:
 
2/BAKARA-45: Vesteînû bis sabri ves salât(salâti), ve innehâ le kebîratun illâ alâl hâşiîn(hâşiîne).
(Allah’tan) sabırla ve namazla istiane (özel yardım) isteyin. Ve muhakkak ki o (hacet namazı ile Allah’a ulaştıracak mürşidini sormak), huşû sahibi olanlardan başkasına elbette ağır gelir.

2/BAKARA-46: Ellezîne yezunnûne ennehum mulâkû rabbihim ve ennehum ileyhi râciûn(râciûne).
Onlar (o huşû sahipleri) ki, Rab’lerine (dünya hayatında) muhakkak mülâki olacaklarına ve (sonunda ölümle) O’na döneceklerine yakîn derecesinde inanırlar.

“Sabırla ve namazla (Bu namaz hacet namazıdır.) Allah’tan istianeyi yani mürşidinizin kim olduğunu isteyin, sorun Allahû Tealâ’ya. Bu, kebîretun bir iştir, büyük bir iştir. Zor bir iştir.” diyor Allahû Tealâ.  

Neden? Eğer o kişi Allah’a ulaşmayı dilememişse sittîn sene bekler, Allahû Tealâ ona mürşidini gösterecek diye ve şeytan da orada devreye girip olmayacak birini gösterebilir. Zaten tâbiiyeti de bir netice vermez kişinin. Kalp gözü açılmaz, kalp kulağı açılmaz çünkü her şey şarta bağlı.

İşte Allahû Tealâ “Bu zor bir iştir.” diyor. Kimler için? Allah’a ulaşmayı dilemeyenler için zor bir iştir yani onlara mürşid göstermez Allahû Tealâ. Ama “Huşû sahipleri hariç.” diyor. Kimmiş bu huşû sahipleri?

“ellezîne yezunnûne ennehum mulâkû rabbihim ve ennehum ileyhi râciûn: Onlar Allah’a mülâki olacaklarına kesin şekilde inananlardır.” diyor. “Ruhlarını ölmeden Allah’a ulaştıracaklarına kesin şekilde inananlardır.” diyor.

Öyleyse kim ruhunu Allah’a ulaştıracağına inanıyorsa -bu kişi mutlaka Allah’a ulaşmayı o zaman mutlak olarak dilemiştir. Allah’a ulaşmayı dileyen kişi böyle bir talebin sahibidir sadece. “Onlara mutlaka gösteririm mürşidlerini.” diyor Allahû Tealâ.

İşte şimdi burada bizim Yaşar Nuri Öztürk’ün söylediğinin tam aksine, Allahû Tealâ da mürşide tâbî olmamızı açık ve kesin bir şekilde hem emretmiş hem de nasıl ulaşacağımızı da söylüyor. Mürşid farz! Bizim hazret diyor ki: “Kim mürşide tâbî olursa o şirke girer. Yedek bir ilâh yaratır. O mürşid onun için ilâh olmuştur.” Biz de mürşidiz ama kardeşlerimizin başında, hepimiz birlikte namaz kılıyoruz. Onlara namaz kıldırıyoruz.

Sevgili kardeşlerim! Bu dîn adamı olmak, nasıl bu kadar çok cehaletle birlikte tahakkuk ediyor? Gerçekten hayret etmemek mümkün değil. İşte gizli şirk nedir? Şimdi ona bakalım. Rûm Suresi 31 ve 32. âyetler. Allahû Tealâ diyor ki:
 
30/RÛM-31: Munîbîne ileyhi vettekûhu ve ekîmûs salâte ve lâ tekûnû minel muşrikîn(muşrikîne).
O’na (Allah’a) yönelin (Allah’a ulaşmayı dileyin) ve O'na karşı takva sahibi olun. Ve namazı ikame edin (namaz kılın). Ve (böylece) müşriklerden olmayın.

30/RÛM-32: Minellezîne ferrakû dînehum ve kânû şiyean, kullu hızbin bimâ ledeyhim ferihûn(ferihûne).
(O müşriklerden olmayın ki) onlar, dînlerinde fırkalara ayrıldılar ve grup grup oldular. Bütün gruplar, kendilerinde olanla ferahlanırlar.


“Allah’a yönel. Ruhunu ölmeden evvel Allah’a ulaştırmayı dile ve böylece Allah’a karşı takva sahibi ol ve namaz kıl ve böyle yaparak (Allah’a ulaşmayı dileyerek) müşriklerden olma. O müşriklerden olma ki onlar, dînlerinde fırkalara ayrılmışlardır. Herbiri ayı hizipler oluşturmuştur, herbir grup. O hiziplerin herbiri de ellerindekiyle ferahlanırlar.” diyor.

“Kaç fırka?” sualine “73 fırka.” diyor Peygamber Efendimiz (S.A.V). 72’sinin gideceği yer cehennem ve onların hepsi şirkte. Allah’a ulaşmayı dilemeyen herkes şirkte ama onların arasında (bu 72 fırkanın arasında) hep küçük topluluklar, Allah’a ulaşmayı dileyerek onların arasında hayatlarını devam ettiriyorlar. İşte onlar şirkte olmayanlar; bir tek fırka. 73 fırkadan sadece bir tanesi, onlar şirkte değiller. Allah’a ulaşmayı dilemeyen ve takva sahibi olamayan herkes şirkte. Bu kadar açıklama yeter, diye düşünüyoruz.
 
Allah razı olsun.

Benzer konular