Biz insanlara Allah’a ulaşmayı anlatıyoruz ama ne yazık ki çevremizdeki insanları dîn adamları engelliyor. “Allah'a ulaşma diye bir dilek yoktur. Bu bunların uydurmasıdır.” diyorlar. Ve babamızı, anamızı, yakınlarımızı bu haberden, bu duyurudan uzaklaştırıyorlar. Bu konuda ne buyurursunuz?

Anasayfa » Ana Sayfa » Allah'a Ulaşmayı Dilemek » Biz insanlara Allah’a ulaşmayı anlatıyoruz ama ne yazık ki çevremizdeki insanları dîn adamları engelliyor. “Allah'a ulaşma diye bir dilek yoktur. Bu bunların uydurmasıdır.” diyorlar. Ve babamızı, anamızı, yakınlarımızı bu haberden, bu duyurudan uzaklaştırıyorlar. Bu konuda ne buyurursunuz?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Biz insanlara Allah’a ulaşmayı anlatıyoruz ama ne yazık ki çevremizdeki insanları dîn adamları engelliyor. “Allah'a ulaşma diye bir dilek yoktur. Bu bunların uydurmasıdır.” diyorlar. Ve babamızı, anamızı, yakınlarımızı bu haberden, bu duyurudan uzaklaştırıyorlar. Bu konuda ne buyurursunuz?

Selâmun aleykum! Sevgili Efendimiz, aramıza hoş geldiniz! Mutluluklar getirdiniz. (Hoş bulduk. Sizlerle birlikte olmak bir mutluluk sevgili kardeşlerim! Allah hepinizden razı olsun.) Sizi tekrar Allah’ın huzurunda selâmlıyor, o mübarek ellerinizden hasretle öpüyor, en derin saygılarımla hürmetlerimi sunuyorum. (Biz de muhabbetle gözlerinizden öperiz.)

Biz insanlara Allah’a ulaşmayı anlatıyoruz, ama ne yazık ki çevremizdeki insanları dîn adamları engelliyor. “Allah'a ulaşma diye bir dilek yoktur. Bu bunların uydurmasıdır.” diyorlar. Ve babamızı, anamızı, yakınlarımızı bu haberden, bu duyurudan uzaklaştırıyorlar. Bu konuda ne buyurursunuz?

İşte Allahû Tealâ’nın indinde insanların en şerlisi, bu standartlardaki dîn adamlarıdır. Kur'ân-ı Kerim’den haberdar olmamaları sebebiyle ve kendilerine onlardan daha üst mevkideki insanların bunu söylemeleri sebebiyle yani: “Onlar bilmezler. Siz onun söylediklerine aldırmayın! Dikkate almayın! Siz bizim söylediklerimizle amel edin!” Bu tarzdaki bir beyan sevgili kardeşlerim, bu dünyada bugün fitnenin var oluşundaki en büyük sebeptir.

Bu korkunç bir şey sevgili kardeşlerim. Bir dîn adamı olsun da dînini bilmesin ve de dînin gerçeklerini öğretenlere de karşı çıksın. Burada Allahû Tealâ’nın hakikatlerinin açıklanacağı devrin geldiğini sizlere bildirmek için bulunuyoruz.

Allahû Tealâ’nın dizaynına baktığımız zaman eğer insanlar Allahû Tealâ’ya ulaşmayı dilemezlerse ardarda 11 tane negatif faktörün sahipleri:

1- Dalâletteler.
2- Küfürdeler.
3- Takva sahibi değiller.
4- Şirkteler.
5- Tagutun dostları.
6- Tagutun kulları.
7- Hüsrandalar.
8- Allah’ın âyetlerinden gâfiller.
9- Cehenneme gidecekler.
10- Hidayette değiller.
11- Üstelik de bu insanların amelleri de boşa gider.

Şimdi bir dîn adamları gürûhu düşünün ki; Allah’ın âyetlerinden gâfiller. Allah'a ulaşmayı dilemiyorlar. Neden dilemiyorlar? Çünkü kendilerine böyle bir husus öğretilmemiş. Onlara öğretenler de kendilerinden ilim öğrendikleri kişiler de bu bilgilerden yoksunlar. Kur'ân-ı Kerim’i torbaya koyup duvara asmışlar. Devre dışı bırakmışlar. Oysaki Allahû Tealâ’nın bu konuda söylediği: “Biz bu Kur’ân’a herşeyi yerleştirdik. Hiçbir şeyi eksik bırakmadık.” şeklinde.

6/EN'ÂM-38: Ve mâ min dâbbetin fîl ardı ve lâ tâirin yatîru bi cenâhayhi illâ umemun emsâlukum, mâ farratnâ fîl kitâbi min şey’in summe ilâ rabbihim yuhşerûn(yuhşerûne).
Ve yeryüzünde yürüyen hayvanlardan ve iki kanadıyla uçan kuşlardan ne varsa (4 ayaklı) hiçbir hayvan ve iki kanadıyla uçan hiçbir kuş yoktur ki; sizin gibi ümmet olmasınlar. Biz kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık. Sonra Rab’lerine haşrolunacaklar (olunurlar).


“Kör kör parmağı gözüne.” der gibi bugüne kadar yüzlerce defa bu hakikatleri anlatmaktan bir muradımız var elbette. Allahû Tealâ’nın bize tevdi ettiği bir mukaddes görevi yürütmekle ve bu devirdeki insanları cehennemden kurtarmakla vazifelendik.

Öyleyse bu görev yapılacaktır. Ve cahiller âlimlerle mukayese edilemez. Allahû Tealâ’nın Kur’ân’ından haberdar olmayan bir dîn adamları gürûhu ve de üzerlerine şu anda devamlı vebal almaktalar. Zaten cehenneme gidecekler kendi günahları sebebiyle. Neden? Çünkü Allah'a ulaşmayı kendileri dilemiyorlar. Ama cehennemin daha alt katlarına gitmek için de gerekli yanlış davranışlarda bulunuyorlar. Başka insanları da Allah’ın yolundan men ediyorlar.

İşte Allahû Tealâ, kardeşimizin söylediği; “Allah'a ulaşmak diye bir dilek yoktur. Bu, bunların uydurmasıdır.” diyen dîn adamlarının durumunu veriyor.  Nisâ Suresinin 167, 168 ve 169. âyetlerinde diyor ki Allahû Tealâ:

4/NİSÂ-167: İnnellezîne keferû ve saddû an sebîlillâhi kad dallû dalâlen baîdâ(baîden).
Muhakkak ki inkâr edenler ve Allah’ın yolundan alıkoyanlar (saptırmış olanlar), (mürşidlerine ulaşmadıkları için) uzak bir dalâletle sapmışlardır.

4/NİSÂ-168: İnnellezîne keferû ve zalemû lem yekunillâhu li yagfira lehum ve lâ li yehdiyehum tarîkâ(tarîkan).
Muhakkak ki inkâr edenleri ve zulmedenleri (başkalarını da mürşide ulaşmaktan men edip saptıranları), Allah mağfiret edecek değildir ve yola (Allah’a ulaştıran Sıratı Mustakîm’e) hidayet edecek değildir.

4/NİSÂ-169: İllâ tarîka cehenneme hâlidîne fîhâ ebedâ(ebeden). Ve kâne zâlike alâllâhi yesîrâ(yesîran).
Ancak cehennem yoluna (hidayet eder, ulaştırır), onlar orada ebediyyen kalacak olanlardır. Ve bu, Allah için kolaydır.


Onlar, muhakkak ki kâfirdirler.” diyor. İşte bu dîn adamları bunlar. Bir defa mutlaka kâfirler. Yetmez! Başka insanları da Allah’ın yolundan, Allah’ın sebîlinden men ederler.

İnsanlar Allah'a ulaşmayı dileseler, mutlak olarak cehennemden kurtulacaklar. Allah'a ulaşmayı diledikleri anda demin saydığım 11 tane kavramdan kurtulacaklar. Gidecekleri yer cennet olacak. Bu dünyada da mutlu bir hayatı yaşamak için ilk adımı atmış olacaklar. Ve Allahû Tealâ, yetmez, yarısına kadarını da zaten garantilemiş.

Ama sevgili kardeşlerim, bu insanlar, onları tarif ediyor Allahû Tealâ. Kardeşimizin söylediği dîn adamlarını:

“Onlar muhakkak ki kâfirdirler ve Allah’ın yolundan men ederler.” Böyle derler: “Allah’a ulaşma diye bir dilek yoktur.” derler ve de “Allah’ın Kur'ân-ı Kerim’ini böylece inkâr ederler.” diyor Allahû Tealâ “Onlar uzak bir dalâlet içindedirler.”

Neden? Eğer bu insanlar sadece Allah'a ulaşmayı dilemiyor olsalardı, dalâlette olacaklardı. Zaten dalâletteler. Ama ne zaman ki bir insan, başka insanları da Allah yolundan men eder; o zaman o, uzak bir dalâlettedir.

Fikrî yapısını Allah’ın emrettiği boyutlara taşımadıkça bu kişi uzak bir dalâlette kalacaktır. Neden? Çünkü sadece kendisi Allah'a ulaşmayı dilememekle kalmıyor, başka insanları da Allah’ın yolundan men ediyor. İşte zamanımızdaki dîn adamı tipi. Başka insanları hidayete değil, Allah’ın cennetine değil, ateşe çağıran imamlar bunlar. Cehenneme çağıran imamlar bunlar. 

28/KASAS-41: Ve cealnâhum eimmeten yed’ûne ilân nâr(nârı), ve yevmel kıyâmeti lâ yunsarûn(yunsarûne).
Ve Biz, onları ateşe davet eden imamlar (önderler) kıldık. Ve kıyâmet günü onlara yardım olunmaz.


Devam ediyor Allahû Tealâ:

“Onlar hem kâfirdirler hem de zalimdirler.” diyor. Neden zalimdirler? Başka insanları da Allah’ın yolundan saptırdıkları için. Allah’ın yolundan men ettikleri için… Onun için zalimdirler. O insanları Allah’ın yolundan saptırmakla onları da küfürde bırakıyorlar ve onlara zulüm ediyorlar böylece. Hem de kendilerine de zulüm ediyorlar. Neden? Çünkü kim bir başkasına zulüm ederse derecat kaybeder. Kim derecat kaybederse o, kendisine zulüm etmiştir.

Bir insan, derecat kaybeden veya kazanan, sadece 2 türlü olayla ömrünü geçirir. Ömrü boyunca her saniye insanlar ya derecat kazanırlar ya da kaybederler. Her saniye.

İşte bu insanlar bunu söyledikleri zaman başka insanların Allah’ın yoluna girmesine engel oluyorlar. Ve onları engelledikleri için onlara zulüm ediyorlar. Ama derecat kaybettikleri için kendilerine de zulüm ediyorlar. “Allah onlara asla mağfiret etmez.” diyor Allahû Tealâ.

“Eğer bu insanlar da Allah'a ulaşmayı dileselerdi, Allah onları mutlaka mürşidlerine ulaştıracaktı. Tâbî oldukları an, Allah onların günahlarını sevaba çevirecekti. Allah'a ulaşmayı diledikleri an, bütün günahları örtülecekti. Mürşidlerine ulaşıp tâbî oldukları an, günahları sevaba çevrilecekti. Yani Allah onlara mağfiret edecekti. Ama Allahû Tealâ onlara asla mağfiret etmez. Ve onları Tariki Mustakîm’e, Allah’a ulaştıran yola, 7 gök katını aşacak olan yola ulaştırmaz. Sadece cehennem yoluna ulaştırır. Ve onlar orada, cehennemde ebediyyen kalacaklardır.” Âyet-i kerime böyle.

En çok acıdığımız insanlar da, devrimizdeki bu zavallı, dînlerini bilmeyen dîn adamları. En hazini, bir kısmına amirleri öyle dediği için araştırmak gereğini duymadan onlara inananlar. Oysaki akıl için yol birdir. Doğrunun ne olduğunu araştırmak mecburiyetindeyiz. Biz onlara bu anlattıklarımızı “Böyledir bu!” diye anlatmıyoruz. “İnanmak mecburiyetindesiniz!” diye anlatmıyoruz. Diyoruz ki: “Bunlar Kur’ân’ın hükümleridir. Bu hükümlere riayet etmek mecburiyetindesiniz.” Çünkü bunlar Allah’ın emirleridir. Size öğretilen ilim, bu âyetleri ihtiva etmiyor.

Oysaki bu âyetler olmazsa siz her açıdan yandınız. Bu âyetlerin gereğini yapmadığınız için saydığımız 11 tane negatif faktör de üzerinizde. Ve bu insanlar cehennemden kurtulamazlar. Ebediyyen de orada kalacaklar.

Benzer konular