Şimdi biz ibadetlerimizi yapıyoruz deyince bu kardeşimiz namaz kılıyor, oruç tutuyor, zekât veriyor, hacca gidiyor, kelime-i şahadet de getiriyor. Özellikle saymamış diye değerlendiriyorum ben şimdi bunu. Eğer şu anda o kardeşimiz bizi dinliyorsa bu standartların ne olduğunu söylemesi lâzım. Bir namaz kılmak var, oruç tutmak var, zekât vermek var, hacca gitmek var, kelime-i şahadet getirmek var, bunu herkes yapar. Ama Allahû Tealâ’nın istediği o kadar değil. “Allah’a ulaşmayı dileyin” diyor. “Sonra da ruhunuzu, sonra fizik bedeninizi, sonra nefsinizi, sonra iradenizi Bana teslim edin.” diyor Allahû Tealâ. Farz kılmış Kur’ân-ı Kerim’de. Ruhumuzun da fizik bedenimizin de nefsimizin de irademizin de Allah’a teslimini, Allahû Tealâ Kur’ân-ı Kerim’de farz kılmış.
Öyleyse sevgili kardeşlerim, görevimizi Allah’ın emrettiği biçim ve boyutta yapmak mecburiyetindeyiz.
Allah razı olsun.