Dünya üzerinde bir çok noktada kaos var. Ve büyük çoğunluğu, müslümanların kendi arasındaki kavgası ve savaşı. Günümüz dîn adamları da hep mutluluk ve sevgiden bahsetmiyor. Hal böyleyken bu kavga nasıl sonlanabilir?

Anasayfa » Ana Sayfa » İbadet » Dünya üzerinde bir çok noktada kaos var. Ve büyük çoğunluğu, müslümanların kendi arasındaki kavgası ve savaşı. Günümüz dîn adamları da hep mutluluk ve sevgiden bahsetmiyor. Hal böyleyken bu kavga nasıl sonlanabilir?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Dünya üzerinde bir çok noktada kaos var. Ve büyük çoğunluğu, müslümanların kendi arasındaki kavgası ve savaşı. Günümüz dîn adamları da hep mutluluk ve sevgiden bahsetmiyor. Hal böyleyken bu kavga nasıl sonlanabilir?

Evlâdım, problem orada zaten. İnsanlar Allah’ın bu istikametteki kanununu unutmuşa benziyorlar. Sorun dîn adamlarımıza, size diyecek ki: “İslâm mı? İslâm’ın şartı 5’tir.

1. Namaz kılmak
2. Oruç tutmak
3. Zekât vermek
4. Hacca gitmek
5. Kelime-i şahadet getirmek.”

Tekrar ediyorum. Namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek, hacca gitmek, kelime-i şahadet getirmek… Ama Allahû Tealâ öyle söylemiyor. Dînimizin adını İslâm koymuş. İslâm “teslim olan” demek. Namaz kılan, oruç tutan, zekât veren, hacca giden, kelime-i şahadet getiren bir insan, hiçbir şeyini Allah’a teslim etmiş değildir. Konunun en önemli problemi burada. Allah’ın yolunda olan bir insan mutlaka boy abdestini alıp, hacet namazını kılıp, mürşidini Allah’tan sormak mecburiyetindedir. Ve O’nun gösterdiği mürşidin, kendi bölgesine bulunan bir vekiline ulaşıp, ona tâbî olmak mecburiyetindedir. Bu, bütün insanlara göre değişen çok özel bir durum. Arkasındaki gerçeği sadece Allah bilir. Allah’ın emriyle gerçekleşir.
 
Öyleyse sevgili kardeşlerimiz! Bütün insanlar için Allahû Tealâ kapıları açmış. Herkes için onların iç dünyalarına uygun bir mürşid standardı mevcut. İşte bunun için kişiler mürşidlerini kendileri seçmek imkânının sahibi değillerdir. Hacet namazını kılacaklardır. Allah’tan mürşidlerini soracaklardır. Allah’ın kendilerine gösterdiği o mürşide ulaşıp veya onun kendi bulundukları bölgede bulunan bir vekiline ulaşıp, ona tâbî olacaklardır. Onlar için uygun olan, o kişidir. Bu kişinin de mutlaka hacet namazını kılıp, boy abdesti alıp, hacet namazını kılıp Allah’tan sorulması şarttır.

Allah razı olsun.

Benzer konular