Kamer Suresinin 17. âyet-i kerimesinde belirtilen Kur’ân’ın zikir için kolaylaştırılmasının, Duhân Suresinin 58. âyet-i kerimesinde Kur’ân’ın Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in diliyle kolaylaştırılması arasında bağlantıyı açıklar mısınız?

Ve andolsun ki Biz, Kur’ân’ı, zikir için kolaylaştırdık. Buna rağmen tezekkür eden (ibret alan) var mı?

 

 

“Zikir için kolaylaştırdık.” Yani tezekkür edilmesi için kolaylaştırdık.

İşte böylece O’nu (Kur’ân-ı Kerim’i), senin lisanın ile kolaylaştırdık. Umulur ki onlar tezekkür ederler.


Kur’ân’ın zikir için kolaylaştırılması. Bir evvelki âyet-i kerimedeki mananın bir başka şekilde ifade edilmesi bu. Tezekkür için kolaylaştırılması. Ehli tezekkür için kolaylaştırılması. Kim ehli tezekkür olursa, daimî zikrin sahibi olursa o Allah ile devamlı bir ilişkinin içine girmek imkanının sahibidir. Burası onun ehli tezekkür olduğunu ifade eder. Ve ulaşamadığı mana onun için problem teşkil etmez. Allah’tan soracaktır. O ulaşamadığı mananın cevabını ona ulaştıracaktır. Seviyesi giderek yükselecektir. Allah’ı hep zikretmek yetkisinin sahibi olmasından dolayı. Bu sebeple Kur’ân-ın bütün âyetlerini ehli tezekkür kendi ilimleri ile değil Allah’tan öğrenek açıklamak yetkisinin sahibi kılınmışlardır. Allahû Tealâ tarafından. Tezekkür ile Allah’tan ulaşamadıkları ilmi alanlardır ehli tezekkür.