Rûm 31 ve 32'deki ve Şûrâ 13'teki müşriklerin aynı kişiler olduğunu ve özelliklerinin Allah’a ulaşmayı dilememek olduğunu söyleyebilir miyiz?

Anasayfa » Ana Sayfa » Allah'a Ulaşmayı Dilemek » Rûm 31 ve 32'deki ve Şûrâ 13'teki müşriklerin aynı kişiler olduğunu ve özelliklerinin Allah’a ulaşmayı dilememek olduğunu söyleyebilir miyiz?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Rûm 31 ve 32'deki ve Şûrâ 13'teki müşriklerin aynı kişiler olduğunu ve özelliklerinin Allah’a ulaşmayı dilememek olduğunu söyleyebilir miyiz?

Allahû Tealâ Rûm Suresinin 31 ve 32. âyetlerinde şunları söylüyor diyor.

30/RÛM-31: Munîbîne ileyhi vettekûhu ve ekîmûs salâte ve lâ tekûnû minel muşrikîn(muşrikîne).
O’na (Allah’a) yönelin (Allah’a ulaşmayı dileyin) ve O'na karşı takva sahibi olun. Ve namazı ikame edin (namaz kılın). Ve (böylece) müşriklerden olmayın.


munîbîne ileyhi vettekûhu: Allah'a ulaşmayı dile ve O’na karşı (Allah'a karşı) takva sahibi ol.
ve ekîmûs salâte: Ve namaz kıl.    
ve lâ tekûnû minel muşrikîn(muşrikîne): Ve müşriklerden olma.

Demek ki; kim Allah'a ulaşmayı dilerse o müşriklerden olmayı (olmaktan) kurtulur. Kim Allah'a ulaşmayı dilerse o takva sahibi olur.

Rûm-32’ye bakıyoruz:

30/RÛM-32: Minellezîne ferrakû dînehum ve kânû şiyean, kullu hızbin bimâ ledeyhim ferihûn(ferihûne).
(O müşriklerden olmayın ki) onlar, dînlerinde fırkalara ayrıldılar ve grup grup oldular. Bütün gruplar, kendilerinde olanla ferahlanırlar.


minellezîne ferrakû dînehum: Onlar ki; dînlerinde fırkalara ayrılmışlardır. Onlardan olma (o müşriklerden olmayın ki; olma ki) onlar, dînlerinde fırkalara ayrılmışlardır.
ve kânû şiyeâ(şiyean): Ve her grup kendi yanındakiyle (elindekiyle) ferahlanır.
kullu hızbin bimâ ledeyhim ferihûn(ferihûne): Bütün hizipler (bütün fırkalar) kendi  ellerindekiyle ferahlanırlar.
minellezîne ferrakû dînehum: Onlar ki; dînlerinde fırkalara ayrılmışlardır.
ve kânû şiyeâ(şiyean): Bölük bölük olmuşlardır (grup grup olmuşlardır).
ve kullu hızbin: Bu hizipler (bölünmüş olan bu insanlardaki bu gruplar) kendi ellerindekiyle (yanındakiyle, kendi ellerinde tâbî oldukları hususlarla) ferahlanırlar diyor Allahû Tealâ.

Şimdi 1. sualini soruyor Serdar: “İnşaallah bu âyet-i kerimedeki ve Şûrâ Suresinin 13. âyet-i kerimesindeki müşriklerin aynı kişiler olduğunu ve özelliklerinin Allah’a ulaşmayı dilememek olduğunu söyleyebilir miyiz?”

Elbette. Tam onu söylüyor zaten Allahû Tealâ. Şûrâ-13’de diyor ki Allahû Tealâ:

42/ŞÛRÂ-13: Şeraa lekum mined dîni mâ vassâ bihî nûhan vellezî evhaynâ ileyke ve mâ vassaynâ bihî ibrâhîme ve mûsâ ve îsâ, en ekîmûd dîne ve lâ teteferrakû fîhi, kebure alâl muşrikîne mâ ted’ûhum ileyhi, allâhu yectebî ileyhi men yeşâu ve yehdî ileyhi men yunîb(yunîbu).
(Allah) dînde, onunla Hz. Nuh’a vasiyet ettiği (farz kıldığı) şeyi (şeriati); “Dîni ikame edin (ayakta, hayatta tutun) ve onda (dînde) fırkalara ayrılmayın.” diye Hz. İbrâhîm’e, Hz. Musa’ya ve Hz. İsa’ya vasiyet ettiğimiz şeyi Sana da vahyederek, size de şeriat kıldı. Senin onları, kendisine çağırdığın şey (Allah’a ulaşmayı dileme) müşriklere zor geldi. Allah, dilediğini Kendisine seçer ve O’na yöneleni, Kendisine ulaştırır (ruhunu hayatta iken Kendisine ulaştırır).


şerea lekum mined dîni: Dînden sizin için de şeriat kıldık. Dînden neyi? Dînden şeyi. Ne şey;
mâ vassâ bihî nûhan: Nuh'a vasiyet ettiğimiz şeyi yani şeriatı.
vellezî evhaynâ ileyke: O şeriat ki; Sana da onu vahyettik.
ve mâ vassaynâ bihî ibrâhîme: Ve o şeyi (o şeriati)  İbrâhîm'e de vasiyet ettik.
ve mûsâ: Musa'ya da vasiyet ettik.
ve îsâ: Ve İsa'ya da vasiyet ettik.
 
Acaba bu vasiyet ettiği şeriat Allahû Tealâ’nın, acaba nasıl bir şeriat? Şeriatın kökü, temeli, aslı,
 
en ekîmûd dîne: Dîni ikame edin (ayakta tutun, hayatta tutun). Dîni ikame etmeyi, hayatta tutmayı, hayata geçirmeyi
ve lâ teteferrekû fîh(fîhi): Ve dînde fırkalara ayrılmamayı, onlara şeriat kıldığımız şeyi (dîni) hayata geçirin, kıyama geçirin, ayakta tutun ve onda (dînde) fırkalara ayrılmayın.

İşte bu konuyu onların şeriatlarını (hepsinin şeriatlarını) “Sana da Sana vahyetmek suretiyle şeriat kıldık.” diyor Allahû Tealâ. Hz. Nuh'un, Hz. İbrâhîm'in, Hz. Musa'nın, Hz. İsa'nın şeriatı aynı şeriat. Burada “ve lâ teteferrekû fîh(fîhi)” dediği kesinlik kazandığına göre: “Dînde fırkalara ayrılmayın tek bir fırka oluşturun yani Rûm Suresinin 31. âyet-i kerimesindeki muhteva: “Allah’a ulaşmayı dile, takva sahibi ol ve müşriklerden olma.” Müşrikler fırkalara ayrılanlar olduğuna göre fırkalara ayrılmayanlar sadece Allah'a ulaşmayı dileyenlerdir. Burada da: “Fırkalara ayrılmayın.” diyor Allahû Tealâ. Ve diyor ki:

kebure alel muşrikîne: Müşriklere ağır geldi.
mâ: Şey.
ted’ûhum ileyh(ileyhi): Onları davet ettiğin şey; yani tek Allah'a inanmak, Allah'a ulaşmayı dilemek. Burada da müşrikler var. Fırkalara ayrılmış olanlar. Allah'a ulaşmayı dilemedikleri için.”

Rûm Suresinin 31 ve 32. âyet-i kerimesindeki müşriklerle Şûrâ Suresinin 13. âyet-i kerimesindeki müşrikler aynı. Fırkalara ayrılmış olanlar. Ayrılmamış olanlar Allah'a ulaşmayı dileyenler. Ve sonuç oraya geliyor zaten.

allâhu yectebî ileyhi men yeşâu: Allah dilediğini Kendisine seçer.
ve yehdî ileyhi men yunîb(yunîbu): Kim Allah'a ulaşmayı dilerse Allah, onları Kendisine ulaştırır.

Rûm-31 ve 32 ile Şûrâ-13 arasında kesin bir illiyet rabıtası var. Ve Rûm-32’deki, (31 ve 32’deki) müşriklerle Şûrâ-13’deki müşrikler aynı müşrikler, Allah’a ulaşmayı dilemeyenler.

Benzer konular