Bahsettiğiniz sevgi ve mutluluktan çoğu insan uzak. İslâm'ın şartlarını yerine getirerek bu güzelliklere ulaşabilir miyiz?

İslâm’ın şartlarını yerine getirerek bu güzelliklere ulaşabilirsiniz sevgili kardeşlerim. Allahû Tealâ diyor ki: “Seviniz, sevdiriniz. Nefret etmeyiniz, nefret ettirmeyiniz.”

Sağlayabilirseniz bunu, insanlarla düşmanlık yerine dostluğa sırtını vermis olan, dostlukla etrafındaki insanlara yaklaşan bir hüviyete kavuşursunuz. Sizden onlara her zaman onları mutlu edecek davranışlar ulaştığı için bir süre sonra onlar da mutlaka değişecektir. Sizin o vazgeçmez şekildeki sabırlı davranışlarınız, onların kötü davranışlarına hep en güzel davranışlarla, sanki size hep en güzel davranışlarla yaklaşıyorlarmış gibi onlara cevap vermeniz, onları adım adım düşündürücektir.

“Yahu bu eskiden böyle değildi. Eskiden ben ona böyle davrandığım zaman o da bana veryansın ediyordu. Ne güzel ikimiz de kavga ediyorduk. Şimdi onun kavgası bitti. O zaman bunun arkasında başka birşey var, benim anlayamadığım başka bir şey var.”

Bunu düşünmeye başlayan kişi, bir süre sonra kendisinin değil onun haklı olduğunu, onun Allah’a daha yakın olduğunu mutlak olarak hissedecektir. Hissetmemesi mümkün değildir sevgili kardeşlerim. O zaman özenecektir; “O da enaz benim kadar kötüydü, o da herkese negatif olarak davranıyordu ama bakıyorum ki şimdi öyle değil. Davranış biçimleri bana onu ispat ediyor ki o, artık Allah ile bile. Yani Allah ile beraber. Allah’ın emirlerini büyük ölçüde yerine getiren birisi.” Bunun bir başka açıdan ispatı da o kişinin davranış biçimlerinin artık negatif olan bir hüviyeti taşımaması. “Biz onunla uzun süre kavga ettik hep ama şimdi benim negatif davranışıma o negatif davranışla cevap vermedi, bana karşı çıkmadı, benimle kavga etmedi. O zaman bunun arkasında başka bir şey var. Ben de bunun ne olduğunu öğrenmek istiyorum. Aslında ben de böyle olsam çok daha iyi olur.” diye düşünmeye başlar kişi, sevgili kardeşlerim.

O zaman herşey çok daha güzel olmaz mı ne diyorsunuz?

Allah razı olsun.