En'âm Suresinin 97. âyet-i kerimesinde buyrulan "Âyetlerin bilen bir kavim için tasvir edilmesini" mürşidler topluluğu açısından anlayabilir miyiz? Bu âyet-i kerimenin Âli İmrân Suresinin 104. âyet-i kerimesiyle de bir ilişkisi var mıdır?

Anasayfa » Ana Sayfa » Mürşid » En'âm Suresinin 97. âyet-i kerimesinde buyrulan "Âyetlerin bilen bir kavim için tasvir edilmesini" mürşidler topluluğu açısından anlayabilir miyiz? Bu âyet-i kerimenin Âli İmrân Suresinin 104. âyet-i kerimesiyle de bir ilişkisi var mıdır?
share on facebook  tweet  share on google  print  

En'âm Suresinin 97. âyet-i kerimesinde buyrulan "Âyetlerin bilen bir kavim için tasvir edilmesini" mürşidler topluluğu açısından anlayabilir miyiz? Bu âyet-i kerimenin Âli İmrân Suresinin 104. âyet-i kerimesiyle de bir ilişkisi var mıdır?

Diyor ki En'âm-97’de Allahû Tealâ:
 
6/EN'ÂM-97: Ve huvellezî ceale lekumun nucûme li tehtedû bihâ fî zulumâtil berri vel bahr(bahri), kad fassalnâl âyâti li kavmin ya’lemûn(ya’lemûne).
Ve kara ve denizin karanlıklarında (nefsin afetlerinin karanlığında) onunla yolunuzu bulmanız (hidayete ermeniz) için yıldızları (nebîler, resûller, mürşidler) kılan O’dur. Bilen bir kavim için, âyetleri detayları ile açıkladık.


“Kara ve denizin karanlıklarında yani nefsin afetlerinin karanlığında onunla yolunuzu bulmanız yani hidayete ermeniz için yıldızları  ‘nebîler, resûller, mürşidler’ kılan O’dur. Bilen bir kavim için âyetleri detaylı, detaylarıyla açıkladık.”

Bilen bir kavim, bilen bir topluluk. Burada bilen bir topluluk, mürşidler topluluğu. O yıldızları kılan, o yıldızların elbette hazırlayıcısı. O kıldığı yıldızlar, bilen bir toplumu oluşturuyor.

Âli İmrân Suresinin 104. âyet-i kerimesi:
 
3/ÂLİ İMRÂN-104: Veltekun minkum ummetun yed’ûne ilel hayri ve ye’murûne bil ma’rûfi ve yenhevne anil munker(munkeri), ve ulâike humul muflihûn(muflihûne).
Sizin içinizden hayra davet eden (mürşidlerden) bir cemaat olsun ve mârufla emretsin, ve münkerden nehyetsin (men etsin). İşte onlar, onlar felâha erenlerdir.


“Veltekun minkum ummetun: İçinizden bir ümmet, bir topluluk bulunsun.
yed’ûne ilel hayri: Hayra davet eden.
ve ye’murûne bil ma’rûfi: İrfanla emreden.
ve yenhevne anil munker(munkeri): Münkerden nehyeden.
ve ulâike humul muflihûn(muflihûne): İşte onlar felâha erenlerdir.”

“En'âm Suresinin 97. âyet-i kerimesinde buyrulan âyetleri bilen bir kavim için, âyetleri bilen bir kavim için tasvir edilmesini mürşidler topluluğu açısından anlayabilir miyiz?” 

Yani “Burada geçenler mürşidler midir?” diye soruyor kardeşimiz. Bilen kavim, bilenler topluluğu. Evet, mürşidler.

“Bu âyet-i kerimenin Âli İmrân Suresinin 104. âyet-i kerimesiyle bir ilişkisi var mıdır?”

İşte Âli İmrân-104’te adı geçen “hayra davet eden, mârufla emreden ve münkerden nehyeden topluluk” o topluluk. En'âm-97’de hidayete erdiren topluluk. Hidayete ermeye vesile olan topluluk.

Benzer konular