Mürşide tâbî olmak için el öpmemiz mi gerekli? Niçin el öpüyoruz?

El öpmek, mürşiddeki, onun da kendi mürşidinden aldığı cereyanın; Allah’ın cereyanının o kişiye geçmesi demektir.

Sevgili kardeşlerim! Bütün peygamberler kendi mürşidlerinden bu cereyanı almışlardır. Ve onlara tâbî olan müridler de o mürşidlerden almışlardır. Her devirde irşad makamının sahibi olanlar söz konusudur. Bunu kimse tayin edemez. Tayin eden vekili, Allah’tır. Allah kimi dilerse onu seçer ve onu tatbik sahasına koyar. Ve kendisine sorulduğu zaman da onun resûl olduğunu açık bir şekilde Allahû Tealâ ifade eder.

Sevgili kardeşlerim! Bunlar hep liyakât meselesidir. Hiçbir liyakâti olmayan bir insan, Allahû Tealâ’nın huzurunda bir şey ifade etmez. Allah’a ulaşmayı dilemek konunun temelini teşkil eder. O yoksa ondan sonrası oluşmaz. Sadece Allah’a ulaşmayı dileyenler mürşid sevgisini duyarlar, Allah’tan mürşidlerini sorarlar. O mürşide ulaşıp, tâbî olurlar ve 2. kat cennetin sahibi olurlar. Ruhları da vücutlarından ayrılır, 7-8 ayda Allah’a ulaşır; 3. kat cennetin de sahibi olurlar. Sonra fizik vücutlarını, nefslerini, iradelerini Allah’a teslim ederler; 4., 5., 6. ve 7. kat cennetlere birer birer ulaşırlar.

Öyleyse merdivenler:

- Allah’a ulaşmayı dilemek,
- Mürşide tâbiiyet,
- Ruhun Allah’a ulaşması,
- Fizik bedenin teslimi,
- Nefsin teslimi,
- Muhlis olmak ve
- İradeyi Allah’a teslim etmek, şeklinde 7 tane safha olarak karşımızda yer alıyor.

Bunların her birisi geçerlidir. İslâm’ın şartı 5 değildir, 7’dir sevgili kardeşlerim! İnsanlar kendi kafalarından “İslâm’ın şartı 5’tir.” diye bir masalı insanlara söylemişler. Namaz kılmak var. Oruç tutmak var. Zekât vermek var. Hacca gitmek var. Kelime-i şahadet getirmek var. Ama İslâm dîninin İslâm’ın 5 şartına ulaştırmış olan bu standardında ‘teslim’ diye bir olay yok. Ne ruhun, ne fizik bedenin, ne nefsin, ne iradenin Allah’a teslimi yok. Namaz kılmak var. Oruç tutmak var. Zekât vermek var. Hacca gitmek var. Kelime-i şahadet getirmek var. İslâm’ın 5 tane şartı…

Sevgili kardeşlerim! Allah’a ulaşmayı dilemeyen bir insan Allah’ın katında bir hiçtir. Her şey onunla başlar. Allah’a ulaşmayı dilemekle başlar. Yoksa bunun üzerine bina edilecek olan ruhun Allah’a teslimi, fizik bedenin teslimi, nefsin teslimi, iradenin teslimi hiçbir zaman tahakkuk edemez, oluşmaz. Her şey kanunlarına bağlıdır.

Allah razı olsun.