Bugünkü dîn tatbikatında İslâm’ın 5 şartını biliyoruz. Mürşide tâbî olmanın dîndeki yerini açıklar mısınız?

Mürşide tâbî olmak, dîndeki en büyük olaydır. Çünkü bir insan mürşidine tâbî olmadıkça, onun ruhu vücudundan ayrılıp Allah’a doğru yola çıkamaz. Diğer kişilerle yola çıkanlarla birlikte olamaz. Ruhu hiçbir zaman Allah’a ulaşamayacaktır. Yani o kişi ermiş evliya olamayacaktır. Bunun için Allahû Tealâ farz kılmış Kur’ân-ı Kerim’de. Kişi hacet namazını kılacak, Allah’tan mürşidini soracak ve Allah’ın gösterdiği mürşide veya onun bir vekiline ulaşıp, ona tâbî olacaktır.

Herkes için Allahû Tealâ bir mürşid tayin etmiştir. Bu mürşid bütün insanlar için; bu mürşidler bütün insanlar için vazife yapacaklardır. Ve herkes kendisine uygun olan mürşidi Allahû Tealâ’dan sorarak, hacet namazını kılarak öğrenecektir. Başka bir mürşid, onu o hedefe ulaştıramayabilir. Herkesin iç dünyası, dış dünyası ve düşünce standartları birbirine eşit değildir. Allahû Tealâ onun için herkese ayrı bir mürşid tayini yapar. Ve insanlar o mürşidlere, kendi mürşidlerine tâbî olurlar.

Allah razı olsun.