Hidayetle sevgi arasındaki ilişkiyi açıklayabilir misiniz?

Sevgili kardeşlerim! Sevgi bir haslettir. Nefretse afettir.

Sevmek herkes için bir güzelliği oluşturur. Seven insan sevdiğiyle beraberse bu onun için büyük bir mutluluktur. Huzur içinde olur, kendisini mutlu hisseder. Öyleyse sevgi hayatımızdaki çok önemli bir kıstastır. İnsanlar nefslerinin kalbindeki afetler azaldıkça ki; bunu azaltan faktör zikirdir. Allah’ı zikretmektir. Tâbiiyet şarttır. Tâbiiyet yoksa bu hedeflere ulaşılması da mümkün olmaz.

Sevgili kardeşlerim! Tâbiiyetle beraber kişinin mutluluğu mutlaka artacaktır. Tâbiiyet zikrin artmasına, zikrin artması da nefsin kalbindeki afetlerin azalmasına sebebiyet verir. Afetler azaldıkça, kişinin mutluluğu her geçen gün adım adım artacaktır. Zikir hayatınızın en büyük ibadetidir. Nefsinizin kalbine nurları taşıyan tek faktör Allah isminin “Allah, Allah, Allah, Allah, Allah” diye tekrarıdır. İşte bu “zikrullah” adını verdiğimiz, Allah’ın isminin zikredilmesiyle tahakkuk eden faktör nefsinizin kalbini nurlarla dolduracaktır. Böyle bir hedefe ulaşabilmesi için insanın mürşidini Allah’tan öğrenmesi ve ona tâbî olması aslî hedefi oluşturur. Tâbiiyet yoksa üst tarafı gerçekleşemez.

Sevgili kardeşlerim! Tâbiiyet 2. kat cenneti ifade eder. Tâbiiyetle beraber vücuttan ayrılan ruhun Allah’a ulaşması 7-8 aylık bir devreyi, ifade eder ve 3. kat cenneti o kişiye kazandırır. Daha sonra bu kişi fizik vücudunu Allah’a teslim edecektir; 4. kat cennetin sahibi olacaktır. Nefsini teslim edecektir; 5. kat cennetin sahibi olacaktır. Muhlis olacaktır; 6. kat cennetin sahibi olacaktır. İradesini de Allah’a teslim edecektir; 7. kat cennetin sahibi olacaktır.

Sevgili kardeşlerim! Allahû Tealâ’nın manevi tekâmülü bu standartlar içinde cereyan eder.

Allah razı olsun.