İnsanları sevmek ve yardım etmek istiyorum. Ama onlardan bir kötülük veya yanlış bir davranış geldiği zaman çok üzülüyorum ve kırılıyorum. Bu afetimi nasıl yenebilirim?

Evvelâ düşünmen lâzım sevgili kardeşim, onlar senin gibi bize tâbî olup da uzun süre bizim standartlarımıza uyan, böylece ruhlarını, fizik bedenlerini, nefslerini ve iradelerini Allah’a teslim eden insanlar değil ki… Onlar daha yeni giriyorlar tasavvufa. Tasavvufa yeni girdikleri için teslim ettikleri bir şey de yok. İlk adımı Allah’a ulaşmayı dileyerek atıyorlar ondan sonra mürşid olarak bize, biz orada olmadığımıza göre sizler vasıta olarak girdiğiniz için sizlere tâbî oluyorlar. Bu önemli bir olay, tâbî oldukları anda ruhları bedenlerinden ayrılarak Allah’a doğru yola çıkıyor. İşte bu Allah’a doğru yola çıkan insanlar, 1., 2., 3., 4., 5., 6. ve 7. gök katlarını birer birer geçeceklerdir, 7. gök katıdan sonra 7 tane âlem geçeceklerdir, Sidretül Münteha’ya ulaşacaklardır, oradan da Allah’ın Zat’ına onların ruhları ulaşacaktır. Ve onlar ermiş evliya olacaklardır.

Sevgili kardeşlerim! Kapılar hepinize açık. Etrafınızdaki insanlara da bunları anlatmalısınız. İslâm deyince onlar İslâm’ın 5 şartını düşünüyorlar her zaman; hiç bir zaman yeterli değil! Evet namaz kılmak da oruç tutmak da zekât vermek de hacca gitmek de ve kelime-i şahadet getirmek de farz. Ama bir sualimiz var:

Bu 5 tane şartı yerine getiren, namaz kılan, oruç tutan, zekât veren, hacca giden ve kelime-i şahadet getiren bu insanlar acaba nelerini Allah’a teslim etmişlerdir ki; Allah’a teslim olacaklar? İslâm, “teslim olan” demek. Namaz kılan, oruç tutan, zekât veren, hacca giden ve kelime-i şahadet getiren bir insan neyini Allah’a teslim etmiştir? Hiçbirşeyini…

Öyleyse Allahû Tealâ’nın emirlerini yerine getirmek istiyorsak, hepimiz Allah’a ulaşmayı dilemeliyiz. Bu dilek bizi mutlaka hacet namazına götürmeli. Boy abdestini almalıyız, Allah’tan mürşidimizi sormalıyız ve Allah kime, hangi mürşidi gösterirse, o kişi o mürşide veya onun bir vekiline ulaşarak tâbî olmalıdır. Sevgili kardeşlerim! Böylece o kişi tâbî olduğu anda olay başlamıştır:

* Allah’a ulaşmayı dileyen bir insan 1. kat cennete girer.
* Mürşidine tâbî olan bir insan 2. kat cennetin sahibidir ve ruhu vücudundan ayrılır.
* Ruh Allah’a ulaşır; 3. kat cennet,
* Fizik beden teslimi 4. kat cennet,
* Nefs teslimi 5. kat cennet,
* Muhlis olmak 6. kat cennet,
* İradeyi Allah’a teslim etmek 7. kat cennet standartlarında kişiyi adım adım ulaştırır.

İşte sevgili kardeşlerim, Allahû Tealâ hiçbir şeyi boşuna insanlara emretmez. Her emrinde onların mutlaka, insanların daha üstün, daha üstün, daha üstün noktalara ulaşmaları, Allah’a her seferinde biraz daha yaklaşmaları söz konusu olur. Teslimiyetleri de adım adım artacaktır; önce ruhun teslimi, sonra fizik bedenin, sonra nefsin en sonra da iradenin teslimi o kişi için de gerçekleşecektir. Bunların hepsi ayrı ayrı olaylardır ve gerçekleşmesi iyi olur. Bir insan Allah’a ulaşmayı dilediği an 1. kat cennetin sahibidir. Mürşidine tâbiiyet 2. kat cennetin sahibi kılar onu ve ruh vücuttan ayrılarak Allah’a doğru yola çıkar. Allah’a ulaştığı zaman 3. kat cennet söz konusudur. Fizik beden teslimi; 4, nefsin teslimi; 5, muhlis olmak; 6 ve iradeyi Allah’a teslim etmek 7. kat cenneti o kişiye sağlar. Görülüyor ki; 7 kat cennete karşılık insanlara Allahû Tealâ 7 tane safha vermiş ve bunların hepsi gerçekleşirse en güzeli olur.

Ama bir insan cennete mi girecek? Daha Allah’a ulaşmayı dilediği taktirde ölse 1. kat cennet tamamdır. O kişi 1. kat cennetin sahibidir. Mürşidine tâbî oldu, öldü; 2. kat cennetin sahibi. Ruhunu Allah’a ulaştırdı, öldü; 3. kat cennetin sahibi. Fizik bedenini teslim etti; 4, nefsini teslim etti; 5, muhlis oldu; 6, iradesini Allah’a teslim etti, öldü; 7, 7. kat cennet o kişi için söz konusudur.

Öyleyse sevgili kardeşlerim, kapılar ardına kadar herkese açık. Allahû Tealâ sadece sizlerden mutlu olmanızı istiyor. Ama Allah’sız bir mutluluk hiç kimseye nasip olmaz.

Allah razı olsun.