Günümüzde insanlar arasında sevginin azalmış olmasının sebebi nedir?
Günümüzde insanlar arasında sevginin azalmış olmasının sebebi nedir?
Dînin, yavaş yavaş insanları daha az tesir etmeye yaklaşmasıdır.
Sevgili kardeşlerim! Allah'a yakın olan, başka insanları Allah'ın dîninde hedefe çağıran, suallere cevap verebilen insanların sayısı fazla değil. İşte bu azlık, insanların her yerde her zaman bir mürşide sorulması lâzımgelen suale muhatap olmaları, bunların bazen cevap verememelerine, doğru cevap verememelerine sebebiyet veriyor.
Sevgili kardeşlerim! Bu, eşyanın tabiatına uygun bir sonuç olabilir. Kardeşlerimizin, ‘böyledirler’ diye başkalarına Allah'ın hakikatlerini anlatmaktan vazgeçmeleri de doğru olmaz. Ama sevgili kardeşlerim, hedefinizin başkalarını mutlu etmek olduğunu sakın unutmayın. Gayretiniz hep bu istikamette olsun. Konuşmalarınız, onlara mutluluk veren bir konuşma olsun. “Ben bilirim, sana öğretiyorum.” gibi ifadelerle onların hedeflerine ulaşmasını inşaallah engellemeden, hedeflerinize gidin.
Sevgili kardeşlerim! İnsanlar var; sizin davranış biçimlerinizden üzüntü duyabilirler, negatif olarak değerlendirebilirler bunu. Bu sebebe dayalı olarak, onların her zaman, her geçen gün sizi daha çok sevmelerini temin edecek olan bir davranış biçimi uygulamanız hepsinden güzeldir. Hedefe onları ulaştırmanızın en güzel sebebi bu olacaktır.
Sizin davranış biçiminiz onları mutlu ettikçe, söylediğiniz şeyler kalplerine daha geniş bir hüviyetle yerleşecektir. Ve tâbî göreceklerdir ki; İslâm'ın 5 şartı yani namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek, hacca gitmek kelime-i şahadet getirmek bu hedefe ulaşmak için yeterli değildir. Mutlaka kişinin kendisine düşen görevleri yapması lâzımdır. Mutlaka mürşidine tâbî olup, ruhunun vücudundan ayrılarak Allah’a doğru yola çıkması lâzımdır ve bu yola çıkış, 7-8 aylık bir devrenin sonunda ancak o kişinin ruhunu Allah’a ulaştırabilir.
Bu gayret, insanlar tarafından daha güzele, daha güzele ulaşmak için mutlak olarak yerine getirilmesi lâzımgelen bir faaliyettir. Devreyi tamamlayana kadar, vazgeçmememiz lâzım sevgili kardeşlerim! Yani onları Allah’a en güzel şekilde bağlamanız, Allah’ın temel emridir. Biliyorsunuz ki; İslâm şu anda İslâm’ın 5 şartı ile ifade ediliyor: Namaz kılmak var, oruç tutmak, zekât vermek, hacca gitmek, kelime-i şahadet getirmek; bunların hepsi var mı? Var, ama 5 değil, 7 olacak:
* Allah’a ulaşmayı dilemek ve
* Asıl sonuncusu Allah’a teslim olmak; işte İslâm budur.
İslâm; Allah’a teslim olanların dînidir. Allah’a kişi ruhunu teslim eder, fizik bedenini teslim eder, nefsini teslim eder, iradesini teslim eder. Her teslim, bir evvelkinden daha büyük bir mutluluğu o kişiye mutlaka ulaştırır. Çünkü nefsinin kalbinde afet giderek azalacak, azalacak azalacaktır. Daimî zikirde ise hiç kalmayacaktır. O zaman biz de sorarız yani: “Her şey çok mu güzel, yoksa bize mi öyle geliyor?” diye.
Sevgili kardeşlerim! Allah'a yakın olan, başka insanları Allah'ın dîninde hedefe çağıran, suallere cevap verebilen insanların sayısı fazla değil. İşte bu azlık, insanların her yerde her zaman bir mürşide sorulması lâzımgelen suale muhatap olmaları, bunların bazen cevap verememelerine, doğru cevap verememelerine sebebiyet veriyor.
Sevgili kardeşlerim! Bu, eşyanın tabiatına uygun bir sonuç olabilir. Kardeşlerimizin, ‘böyledirler’ diye başkalarına Allah'ın hakikatlerini anlatmaktan vazgeçmeleri de doğru olmaz. Ama sevgili kardeşlerim, hedefinizin başkalarını mutlu etmek olduğunu sakın unutmayın. Gayretiniz hep bu istikamette olsun. Konuşmalarınız, onlara mutluluk veren bir konuşma olsun. “Ben bilirim, sana öğretiyorum.” gibi ifadelerle onların hedeflerine ulaşmasını inşaallah engellemeden, hedeflerinize gidin.
Sevgili kardeşlerim! İnsanlar var; sizin davranış biçimlerinizden üzüntü duyabilirler, negatif olarak değerlendirebilirler bunu. Bu sebebe dayalı olarak, onların her zaman, her geçen gün sizi daha çok sevmelerini temin edecek olan bir davranış biçimi uygulamanız hepsinden güzeldir. Hedefe onları ulaştırmanızın en güzel sebebi bu olacaktır.
Sizin davranış biçiminiz onları mutlu ettikçe, söylediğiniz şeyler kalplerine daha geniş bir hüviyetle yerleşecektir. Ve tâbî göreceklerdir ki; İslâm'ın 5 şartı yani namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek, hacca gitmek kelime-i şahadet getirmek bu hedefe ulaşmak için yeterli değildir. Mutlaka kişinin kendisine düşen görevleri yapması lâzımdır. Mutlaka mürşidine tâbî olup, ruhunun vücudundan ayrılarak Allah’a doğru yola çıkması lâzımdır ve bu yola çıkış, 7-8 aylık bir devrenin sonunda ancak o kişinin ruhunu Allah’a ulaştırabilir.
Bu gayret, insanlar tarafından daha güzele, daha güzele ulaşmak için mutlak olarak yerine getirilmesi lâzımgelen bir faaliyettir. Devreyi tamamlayana kadar, vazgeçmememiz lâzım sevgili kardeşlerim! Yani onları Allah’a en güzel şekilde bağlamanız, Allah’ın temel emridir. Biliyorsunuz ki; İslâm şu anda İslâm’ın 5 şartı ile ifade ediliyor: Namaz kılmak var, oruç tutmak, zekât vermek, hacca gitmek, kelime-i şahadet getirmek; bunların hepsi var mı? Var, ama 5 değil, 7 olacak:
* Allah’a ulaşmayı dilemek ve
* Asıl sonuncusu Allah’a teslim olmak; işte İslâm budur.
İslâm; Allah’a teslim olanların dînidir. Allah’a kişi ruhunu teslim eder, fizik bedenini teslim eder, nefsini teslim eder, iradesini teslim eder. Her teslim, bir evvelkinden daha büyük bir mutluluğu o kişiye mutlaka ulaştırır. Çünkü nefsinin kalbinde afet giderek azalacak, azalacak azalacaktır. Daimî zikirde ise hiç kalmayacaktır. O zaman biz de sorarız yani: “Her şey çok mu güzel, yoksa bize mi öyle geliyor?” diye.
Allah razı olsun.
