Allah’ın istediği gibi bir kul olabilmemiz için ne yapmamız gerekir?

Anasayfa » Ana Sayfa » Kul Olmak » Allah’ın istediği gibi bir kul olabilmemiz için ne yapmamız gerekir?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Allah’ın istediği gibi bir kul olabilmemiz için ne yapmamız gerekir?

Namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek, hacca gitmek, kelime-i şahadet getirmek İslâm’ın şartlarından sadece 5’idir. Bir kişi buradaki eksikliği hemen yakalamalıdır.

1. Namaz kılmak var.
2. Oruç tutmak var.
3. Zekât vermek var.
4. Hacca gitmek var.
5. Kelime-i şahadet getirmek var.

Ama Allah’ı zikretmek bu 5 şartın içinde yok. Burada şeytanın çok büyük bir tuzağı var sevgili kardeşlerim! İnsanları İslâm’ın 5 şartına endeksleyip, aslî unsur olan zikri devre dışı bırakmak… Allahû Tealâ ne diyordu? Tekrar ediyorum:
 
29/ANKEBÛT-45: Utlu mâ ûhıye ileyke minel kitâbi ve ekımıs salâte, innes salâte tenhâ anil fahşâi vel munker(munkeri), ve le zikrullâhi ekber(ekberu), vallâhu ya’lemu mâ tasneûn(tasneûne).
Kitaptan sana vahyedilen şeyi oku ve salâtı ikâme et (namazı kıl). Muhakkak ki salât (namaz), fuhuştan ve münkerden nehyeder (men eder). Ve Allah’ı zikretmek mutlaka en büyüktür. Ve Allah, yaptığınız şeyleri bilir.


“ve le zikrullahi ekber”

“ve: Ve
le: Mutlaka
zikrullahi: Allah’ı zikretmek
ekber: Daha büyüktür.”

Namaz kılmaktan da oruç tutmaktan da zekât vermekten de… Aklınıza ne geliyorsa… Allah’ın verdiği emirlerin hepsini teker teker gözden geçirin. Zikretmek hepsinden daha önemli bir vazife ve unutulmuş durumda sevgili kardeşlerim! İnsanlar namaz kılıyorlar ve görevlerini yaptıklarını zannediyorlar. Elbette namaz kılmak farz. Elbette görev yapılacaktır. Üstelik de insanlar 5 vakit namaz kılarlar. Ama Allahû Tealâ 7 vakit namazı koymuş ortaya.

Öyleyse bütün insanlar için sevgili kardeşlerim, bütün insanlar için Allahû Tealâ İslâm’ın 5 şartını değil, 7 şartını ortaya koyuyor. Elbette söylediğiniz gibi bu 5 şart, 5’i de farz. Ama ya ruhu Allah’a ulaştırmayı dilemek? Bu 5 şartın içinde yok. Namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek, hacca gitmek, kelime-i şahadet getirmek.

Hani Allah’a ulaşmayı dilemek? Ruhun Allah’a ulaşması demek, kişinin ermiş evliya olması demek. Ruhunu Allah’a ulaştıran bir kişi ermiş evliyadır artık. Sadece evliya değildir, velî değildir. O ermiş evliyadır. Ya iradesini de Allah’a teslim ederse? O ondan da üsteki boyutta en üstteki noktayı ifade eder, 7. kat cenneti ifade eder.

Sevgili kardeşlerim! Bütün insanlar için Allahû Tealâ sadece ve sadece o insanların mutlu olmalarını ister. Bunun için kanunlarını koymuş. Ama Allahû Tealâ kimseyi zorlamaz. Bir insan idrak ederse, ne yapması lâzımgeldiğinin gerçek anlamda farkına varırsa onu realize edecektir. Onu gerçekleştirecektir yani. Gerçekleştirirse zikrin ne kadar büyük, kendisine ne kadar sulh ve sukûn verecek ve onu mutlu edecek bir ders olduğunu, bir görev olduğunu kişi o zaman anlar. Niçin Allahû Tealâ; “Vele zikrullahi ekber” diyor?

“ve: Ve
le: Mutlaka
zikrullahi: Allah’ı zikretmek
ekber: Daha büyüktür”

Öyleyse sevgili kardeşlerim! Allahû Tealâ hiçbir emrini boşuna vermez. Dîn kitaplarını Allahû Tealâ bize inceletti. Tevrat’ı aldık, inceledik. İncil’i aldık, inceledik. Kur’ân-ı Kerim’i aldık, inceledik. Bir de baktık ki; 7 safha 4 teslim Tevrat’ın da esasını teşkil ediyor, İncil’in de esasını teşkil ediyor, Kur’ân-ı Kerim’in de esasını teşkil ediyor. Hz. Musa’da bir peygamberdir. Hz. İsa’da bir peygamberdir. Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz de bir peygamberdir. Hepsi de nebîdirler. Ve nübüvvet yani nebîlik müessesesi Peygamber Efendimiz (S.A.V) ile sona ermiştir. Bundan sonra artık nübüvvet yok. Bir nebî (bir peygamber) gelmeyecek. Yalnız Allah’ın velîleri gelecek. Devrin İmamı kim olacak? Resûllerden birisi olacak.

Öyleyse sevgili kardeşlerim! Hiç kimse kendisini olmadığı bir yere koymak imkânının sahibi değildir. Emri Allah verir. Bu sebeple Allahû Tealâ kimi Devrin İmamı seçmişse ona emrini vermiştir. Açık ve kesin bir şekilde o, Allahû Tealâ tarafından Devrin İmamı olmak vasfını kazanmıştır. Dünyadaki en mutlu insanlardan biridir.

Sevgili kardeşlerim! Hepimiz için Allahû Tealâ’nın istediği standartlar hep bizi mutlu edecek özellikler taşıyor. Hepimiz için mutluluğa ulaşmak, bu görevleri yerine getirmekle mümkün. Özellikle zikir müessesesi, 24 saatlik bir zaman parçasında ne kadar çok zikredebilirseniz, sizi o kadar çok mutlu eder. Mutluluğun kalesi zikirdir.

Sevgili kardeşlerim! Öyleyse Allahû Tealâ’nın emrini yerine getirin. Ne olur? O sırada bir şey yapmıyorsanız, önemli bir işiniz yoksa zikretseniz, ne kaybedersiniz sevgili kardeşlerim? Bir şey kaybetmezsiniz ama çok şey kazanırsınız. Çünkü zikrin yani “Allah” kelimesinin “Allah, Allah, Allah, Allah…” diye sesle tekrarının, “Allah, Allah, Allah, Allah, Allah…” diye sessiz tekrarının ve dili de kımıldatmadan “Allah, Allah, Allah, Allah…” “Allah” kelimesinin tekrarının Allah’ın ne kadar büyük bir mutluluk kaynağı olarak insana verdiğini, verildiğini, O’nun tarafından verildiğini insanlar hissedeceklerdir.

Biz emri O’ndan aldığımız için, O, doğrudan doğruya bize ulaştırır. Ama Allahû Tealâ herkesle konuşmaz. Bu sebeple emirleri, Allah’ın emrettiğinden almak gibi bir zaruret doğar. Böyle bir zaruretin sahibi olan insanlar için çok kolay bir ifade kullanıyor Allahû Tealâ: “Onlar hacet namazını kılıp, seni Allah’tan sorsunlar.” diyor.

Öyleyse sevgili kardeşlerim! Mutlaka bizi sorun Allahû Tealâ’dan. Hacet namazını kılın ve Allah’tan bizi, kim olduğumuzu sorun. Cevabı aldığınız zaman söylediklerimizin hangi ölçüde gerçek olduğunu göreceksiniz ve tekrar tekrar sorun. Hep aynı cevabı olacaksınız.

Sevgili kardeşlerim! Öyleyse görevimiz, aslî görevimiz tek bir görev. Herkesi mutlu etmek. Bunu yaparken zaten Allah’ın bütün emirlerini yerine getirmiş olursunuz.
 
Allah razı olsun.

Benzer konular