O kişi Allah’ın bütün emirlerini yerine getirirken sadece zevk duyarak getirir. Ve Allah’ın kanunları var. Kim bu kanunları, Allah’ın kendisine verdiği o zevkle gerçekleştiriyorsa o Allah’ın dediklerini zaten yapmıştır.
Hiç kimsenin ruhu, o kişi Allah'a ulaşmayı dilemeden Allah’a ulaşmaz, sevgili kardeşlerim! Mutlaka o kişinin ruhunun Allah’a ulaşması o kişinin talebine bağlıdır. Bütün insanlar talep mukabilinde ulaştıkları yere kadar gidebilirler. Ve herkes Allah'a ulaşmayı dilemek mecburiyetindedir. Allahû Tealâ emanetini yani başlangıçta Kendisinde olan, sonra da o kişiye üfürmüş olduğu ruhunu Allahû Tealâ geri ister.
Sevgili kardeşlerim! Bütün insanlar için Allahû Tealâ, onların ermiş evliya olmasını ister ki; en az 3. kat cennetin sahibi olsunlar. Daha ötesi de elbette Allahû Tealâ tarafından istenir. Ama bu 3 katın farklılığı nedir? Allah'a ulaşmayı dilemek, mürşide tâbiiyet, ruhun Allah’a ulaşması… Bunun farklılığı şurada sevgili kardeşlerim! Allahû Tealâ’nın sözü var: “Kim Bana ulaşmayı dilerse, Ben onu Kendime ulaştırırım.” diyor. Yani bir kişinin ermiş evliya olması onun Allah'a ulaşmayı dilemesiyle Allahû Tealâ tarafından garanti ediliyor. O kişinin bu noktadan itibaren 7-8 aylık bir ömrü varsa, o kişinin ruhunu Allah mutlaka Kendisine ulaştırır. O kişiyi mutlaka ermiş evliya hüviyetine ulaştırır.
Öyleyse bütün insanlar için kapılar ardına kadar açık. Yeter ki o kişi Allahû Tealâ’dan talepte bulunsun: “Yarabbi! Ben de ruhumu Sana ulaştırmak istiyorum. Ne olur, benim de ruhunu Sana ulaştır. Allah’ım hacet namazını kılacağım bana mürşidimi göster.” Ve hacet namazını kılıp da Allahû Tealâ’dan mürşidini istediği zaman kişi, eğer Allah'a ulaşmayı dilemişse Allah ona mutlaka mürşidini gösterdiğini görecektir.
Allah razı olsun.