Tasavvuf hep ilgimi çekti. Çok merak ediyordum. Sizin anlattıklarınızdan günümüzdeki dîn tatbikatında unutulan gerçekleri öğrendim. Tasavvufu öğrenmek ve yaşamak için ne yapmam gerekir? Bana tavsiyeleriniz nelerdir?

Anasayfa » Ana Sayfa » Mürşid » Tasavvuf hep ilgimi çekti. Çok merak ediyordum. Sizin anlattıklarınızdan günümüzdeki dîn tatbikatında unutulan gerçekleri öğrendim. Tasavvufu öğrenmek ve yaşamak için ne yapmam gerekir? Bana tavsiyeleriniz nelerdir?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Tasavvuf hep ilgimi çekti. Çok merak ediyordum. Sizin anlattıklarınızdan günümüzdeki dîn tatbikatında unutulan gerçekleri öğrendim. Tasavvufu öğrenmek ve yaşamak için ne yapmam gerekir? Bana tavsiyeleriniz nelerdir?

Tasavvufu yaşayabilmek teslimsiz, tâbiiyetsiz gerçekleşmez sevgili kardeşlerim! Bir insanın ruhunun vücudunu terk edip, Allah’a doğru yola çıkması tasavvufun tatbikatının başlangıcıdır. Bu, ruhun Allah’a teslimi için 1. safhadır. Ruh Allah’a teslim olacaktır. Sonra fizik vücut, sonra nefs, en sonra da irade…

Cennetlere ulaşmak, bir insanın daha Allah'a ulaşmayı dilediği anda gerçekleşen bir vakıadır. Kim Allah'a ulaşmayı dilerse Allahû Tealâ’nın sözü var: “Kim Bana ulaşmayı dilerse Ben onu Kendime ulaştırırım.” buyuruyor Allahû Tealâ. Yani Allah'a ulaşmayı dileyen bir kişiyi Allahû Tealâ 3. kat cennete ulaştıracağına dair garanti vermiş Kur’ân-ı Kerim’de. Allah'a ulaşmayı dileyip de ölen bir kişi 1. kat cennete girebilir. Ama bundan sonra mürşidine ulaşır da tâbî olursa, bu noktada ölürse, tâbiiyeti tamamladıktan sonra ölürse kişi 2. kat cennetin sahibidir. Ruhunu Allah’a ulaştırdıktan sonra ölürse kişi 3. kat cennetin sahibidir.

Sevgili kardeşlerim! Böyle bir dizaynda Allahû Tealâ’nın bütün insanlara ne kadar büyük ni’metler verdiğini görüyoruz. Bir tarafta korkunç işkencelerle dolu bir cehennem söz konusu. Bir tarafta bütün kâinatın ni’metleriyle doldurulmuş bir cennet ve sonuç mu? Buna gitmek için sadece bir dilekte bulunacak: “Yarabbi! Ben de ruhumu sana ulaştırmak istiyorum. Ne olur Allah’ım! Benim de ruhumu Sana ulaştır.” Böyle bir talep kalpten yapılırsa, Allahû Tealâ’nın onu kabul etmemesi mümkün değil. Çünkü sözü var:

42/ŞÛRÂ-13: Şeraa lekum mined dîni mâ vassâ bihî nûhan vellezî evhaynâ ileyke ve mâ vassaynâ bihî ibrâhîme ve mûsâ ve îsâ, en ekîmûd dîne ve lâ teteferrakû fîhi, kebure alâl muşrikîne mâ ted’ûhum ileyhi, allâhu yectebî ileyhi men yeşâu ve yehdî ileyhi men yunîb(yunîbu).
(Allah) dînde, onunla Hz. Nuh’a vasiyet ettiği (farz kıldığı) şeyi (şeriati); “Dîni ikame edin (ayakta, hayatta tutun) ve onda (dînde) fırkalara ayrılmayın.” diye Hz. İbrâhîm’e, Hz. Musa’ya ve Hz. İsa’ya vasiyet ettiğimiz şeyi Sana da vahyederek, size de şeriat kıldı. Senin onları, kendisine çağırdığın şey (Allah’a ulaşmayı dileme) müşriklere zor geldi. Allah, dilediğini Kendisine seçer ve O’na yöneleni, Kendisine ulaştırır (ruhunu hayatta iken Kendisine ulaştırır).


“Kim Bana ulaşmayı dilerse Ben onu Kendime ulaştırırım.” diyor Allahû Tealâ.

Dileyen bir kişinin dileyip dilemediği, Allahû Tealâ tarafından derhal bilinir. Kişi Allah'a ulaşmayı dilememişse ama “Ben Allahû Tealâ'ya ulaşmayı diledim. Ey yüce Allah’ım! Ben Sana ulaşmayı diledim. Beni de Sana ulaştır.” demesi kişinin, Allah’a hiçbir şey ifade etmez. O kişi Allah'a ulaşmayı dilediğini zannetmiş ama dilememiştir.

Gerçek bir talep oluşması söz konusu. O kişi gerçekten kalben ruhunu Allah’a ulaştırmayı dilemeli ve bunu dilemişse mutlaka zikirlerinde artış olacaktır. İbadetlerini daha rahat bir standartta gerçekleştirecektir ve Allah için yaptığı ibadetler ona sadece zevk vermeye başlayacaktır. Bunlar bu konunun temel faktörleri.

Öyleyse sevgili kardeşlerim, etrafınızdaki insanlara anlatın bunları. “Allah'a ulaşmayı dileyin ki; Allah’ın cennetine girebilesiniz.” diye açıklamalarda bulunun. Onlar İslâm’ın 5 şartıyla cennete gireceklerini zannediyorlar. Kur’ân-ı Kerim’le hiç alakası olmayan bir şey söylüyorlar. “Biz İslâm’ın 5 şartını gerçekleştiriyoruz ve bu sebeple bir süre cehennemde kalacağız. Cehennemde Allahû Tealâ bizi cezalandıracak. Ama bir süre sonra mutlaka cehennemden çıkıp cennete gireceğiz.”

Sevgili kardeşlerim! Yüzlerce defa söyledik sizlere bunu. Böyle bir şey yok Kur’ân-ı Kerim’de. Hiç kimse cehenneme girip de cehennemden çıkıp, Allah’ın cennetine giremez. Sadece iki tane faktör var. Birisi cennet, birisi cehennem… Kim, hangisine girecekse ona girer. Oradan çıkıp da ötekine girmek hiçbir şekilde mümkün değildir. Hiçbir âyet-i kerimede Allahû Tealâ cehennemden çıkan bir kişinin cennete girebileceği konusunda bir açıklama yapmamış.

İnsanların hayat filmleri bunun kesin delili. Her saniye ya derecat kaybediyorsunuz ya derecat kazanıyorsunuz sevgili kardeşlerim! Hayatınızın her saniyesinde ya derecat kazanıyorsunuz ya derecat kaybediyorsunuz. Bütün insanlar için Allahû Tealâ istiyor ki; herkes Allah'a ulaşmayı dilesin de Allah sözünü yerine getirsin. Ne o söz? “Kim Bana ulaşmayı dilerse Ben onu Kendime ulaştırırım.” ifadesi.

 Öyleyse o kişiye namaz zevkini, o kişiye oruç zevkini, o kişiye zikir zevkini ve buna benzer bütün ibadetlerdeki zevkleri Allahû Tealâ verir. Allahû Tealâ da bunu verirken kişinin kalbine bakar. Gerçekten Allah'a ulaşmayı dilemiş mi? Gerçekten bu sebebe dayalı olarak mürşidini Allah’tan sormuş mu? Gene bu sebebe dayalı olarak Allah’ın kendisine gösterdiği mürşide ulaşıp, tâbî olmuş mu? Bunların her birisi Allah ile olan ilişkilerin birer sağlam delilidir ve Allahû Tealâ ister ki; herkes Allah'a ulaşmayı dilesin ve Allah da herkesi Allah’a, Kendisine ulaştırsın, böylece insanlar cehennemden kurtulsunlar. Allahû Tealâ bunu garanti ediyor:

“Kim Bana ulaşmayı dilerse Ben onu Kendime ulaştırırım.”

Yani bunun mânâsı “3. kat cennetime alırım.” dır. Allah'a ulaşmayı dileyip ölen bir kişi 1. kat cennete girerken mürşidine de tâbî olup ölen bir kişi 2. kat cennete giriyor. Ruhunu Allah’a ulaştıran bir kişi 3. kat cennete giriyor ve 3. kat cennet herkese garanti edilmiş. İfade aynen “Kim Bana ulaşmayı dilerse Ben onu Kendime ulaştırırım.” Bu kadar kolaysa insanların cennete girmesi, nasıl oluyor da insanların çoğu cehenneme gidiyor? Çünkü dînimizin bu temel umdeleri devre dışı kalmış sevgili kardeşlerim! İslâm’dan geriye sadece İslâm’ın 5 tane şartı kalmış: Namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek, hacca gitmek, kelime-i şahadet getirmek.

• Dikkat ediyor musunuz? Allah'a ulaşmayı dilemek bu muhtevanın içinde yok.
• Dikkat ediyor musunuz? Teslimlerin hiç birisi yok. Ruhun teslimi, fizik bedenin teslimi, nefsin teslimi, iradenin teslimi hiç birisi yok.

Bu nasıl bir aldanış sevgili kardeşlerim? Dîn adamlarımız nasıl bu kadar büyük aldanışların içine düşüyorlar? Ama herşey olmuş, bitmiş. Bu davranışların içine, bu inanç stilinin içine girmişler ve Kur’ân-ı Kerim’in aslî unsurlarını unutmuşlar. Allah'a ulaşmayı dilemekten başlayan:

• Allah'a ulaşmayı dilemek
• Mürşide tâbiiyet
• Ruhun Allah’a teslimi, ulaşması
• Fizik bedenin teslimi
• Nefsin teslimi
• Muhlis olmak
• İradeyi Allah’a teslim etmek 7 tane safha ve 7 kat cenneti ifade ediyor.  

İslâm’ın 5 şartını yaşamak; namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek, hacca gitmek, kelime-i şahadet getirmek, bunların hiç birinde bir kurtarıcı faktör olarak insanların kurtulması mümkün değil. Namaz kılmak da farz, oruç tutmak da zekât vermek de hacca gitmek de kelime-i şahadet getirmek de farz.

• Ama Allah'a ulaşmayı dilemeyen bir insan 1. kat cennete giremiyor.
• Mürşidine tâbî olmayan bir kişi 2. kat cennete giremiyor.
• Ruhunu Allah’a ulaştırmayan bir kişi 3. kat cennete giremiyor.
• Fizik bedenini teslim etmeyen kişi 4. kat cennete giremiyor.
• Nefsini teslim etmeyen kişi 5. kat cennete giremiyor.
• Muhlis olmayan kişi 6. kat cennete giremiyor.
• Ve iradesini Allah’a teslim etmeyen kişi 7. kat cennete giremiyor. (6. kat cennete giremeyenler muhlis olmayanlar.)

Öyleyse sevgili kardeşlerim! Allah’ın kanunları var. Koymuş Allahû Tealâ Kur’ân-ı Kerim’e bunları ve dîn adamlarımız bunları unutmuşsa ve insanlar onların bu unutması sebebiyle İslâm’ın 5 şartına itelenmişlerse, onlara her zaman; “İslâm’ın 5 şartını yerine getirdiğiniz takdirde cennete mutlaka girersiniz ama bir süre cehennemde kaldıktan sonra.” ifadesi öğretilmiş. Gerçekten namaz kılmak da oruç tutmak da zekât vermek de hacca gitmek de kelime-i şahadet getirmek de farz. Ama cennetlerin sıralanmasına baktığımız zaman, farklı bir dizaynın var olduğunu görüyoruz.

• “Allah'a ulaşmayı dileyenler 1. kat cennete girer.” diyor Kur’ân-ı Kerim.
• “Mürşidlerine tâbî olanlar 2. kat cennete girer.” diyor.
• “Ruhlarını Allah’a ulaştıranlar 3. kat cennete girer.” diyor.
• Fizik bedenlerini teslim edenler 4. kat cennete,
• Nefslerini teslim edenler 5. kat cennete,
• Muhlis olanlar 6. kat cennete,
•“İradelerini de Allah’a teslim edenler 7. kat cennete girer.” diyor Allahû Tealâ.

Sevgili kardeşlerim! Bütün bunlar Allah’ın kanunları ve bu kanunları hepimiz yerine getirmekle mükellefiz. Allahû Tealâ bizlerden bunu istiyor. Hepsi de Kur’ân-ı Kerim’in farzları. Ama bu farzların, bu iblis nasıl korkunç bir canavarsa bütün insanları Allah’ın cennetinden mahrum etmeyi insanlara palavraları kabul ettirerek sağlıyorsa, bu öğreten kişilerin öğretme görevini tam olarak yapmadıklarını gösterir. Ama muhtevaya baktığımız zaman, onların hakikatleri bilmediklerini de kabul etmek mecburiyetinde herkes.

Sevgili kardeşlerim! Gerçekten İslâm’ın şartı 5 midir? Hayır 7’dir. Evet

• Allah'a ulaşmayı dilemek
• Mürşide tâbiiyet
• Ruhun Allah’a ulaşması
• Fizik bedenin teslimi
• Nefsin teslimi
• Muhlis olmak
• İradeyi Allah’a teslim etmek 7 tane safha.

Allahû Tealâ’nın bu istikametteki hedefine baktığımız zaman, O’nun bütün insanların ruhlarını da fizik bedenlerini de nefslerini de iradelerini de Allah’a teslim etmeye çağırdığını görüyoruz Allahû Tealâ’nın. Böyle bir muhtevayı devreye sokan bir insan için Allahû Tealâ en güzelin veriyor sevgili kardeşlerim! İnsanların mutlu olmasını istiyor ve de koymuş kanunlarını.

• “Bir insan Allah'a ulaşmayı dileyip de ölürse 1. kat cennetime girer.” diyor.
• “Bir insan mürşidine tâbî olup da ölürse 2. kat cennetime girer.” diyor.
• “Ruhunu Bana ulaştırıp ölürse 3. kat cennetime girer.”
• “Fizik bedenini teslim ederse 4. kat cennetime girer.”
• “Nefsini teslim ederse 5. kat cennetime girer.”
• “Muhlis olursa 6. kat cennetime girer.” diyor.
• “İradesini de Bana teslim ederse, o görevlerinin hepsini gerçekleştirmiştir. 7. kat cennetime girer.” diyor.

Bu kadar açık ve kesin bir muhteva içinde insanların çok büyük bir kısmının cehenneme girmek üzere hayatını yaşaması, bizi çok yaralıyor kalbimizden sevgili kardeşlerimiz! Bu olay tahakkuk etmiş ve insanlar İslâm âleminde İslâm’ın 5 şartına kilitlenmiş durumda. Evet, namaz kılmak da oruç tutmak da zekât vermek de hacca gitmek de kelime-i şahadet getirmek de farz. Ama dînimizin gereği ne? Allah’a teslim olmak değil mi? Ruhumuzu, vechimizi yani fizik vücudumuzu, nefsimizi ve irademizi Allah’a teslim etmekle mükellef değil miyiz sevgili kardeşlerim? Bu sebeple dînimize İslâm dîni demiyorlar mı? Ruhumuzu teslim edeceğiz Allah’a, fizik bedenimizi, nefsimizi ve irademizi Allah’a teslim edeceğiz. Bununla vazifeliyiz. Öyleyse biz o teslimleri gerçekleştirmeyip İslâm’ın 5 şartıyla hareket ediyorsak; namaz kılıyorsak, oruç tutuyorsak, zekât veriyorsak, hacca gidiyorsak, kelime-i şahadet getiriyorsak şeytanın nasıl büyük bir tuzağına düştüğümüz ortaya çıkmıyor mu? İnsanlar bununla aldatılıyor. Şeytan insanları bunlarla aldatıyor. “Bak!” diyor, “Namaz kılıyorsun, oruç tutuyorsun, zekât veriyorsun, hacca gidiyorsun, kelime-i şahadet getiriyorsun. Sen İslâm’ın 5 şartını yerine getiren birisisin. Mutlaka Allah’ın cennetine girersin.”

Ama Kur’ân-ı Kerim’e baktığımız zaman, Allah'a ulaşmayı dileyen bir kişi ancak cennete girebiliyor. Mürşidine tâbî olan kişi 2. kat cennete girebiliyor. Ruhunu Allah’a ulaştıran bir kişi 3. kat cennete girebiliyor. Fizik vücudunu teslim eden bir kişi 4. kat cennete giriyor. Nefsini teslim eden bir kişi 5. kat cennete giriyor. Muhlis olan kişi 6. kat cennete giriyor. İradesini de Allah’a teslim eden bir kişi 7. kat cennete giriyor.

Sevgili kardeşlerim! İnsanların söylediklerine değil, Allah’ın Kur’ân-ı Kerim’de söylediklerine bakmak mecburiyetindeyiz. Bize bunları öğreten Allah’a sonsuz hamd ederek bu konuyu tamamlıyoruz.

Allah razı olsun.

Benzer konular