Tövbe aldığımızda zikrin faydası nedir?

Anasayfa » Ana Sayfa » Mürşid » Tövbe aldığımızda zikrin faydası nedir?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Tövbe aldığımızda zikrin faydası nedir?

Zikir, insanın kalbine Allah’ın nurlarını taşıyan tek fonksiyonel davranış biçimidir. Allah kelimesinin “Allah, Allah, Allah” diye sesle tekrarı veya sessiz tekrarı, bunun ötesi de var; içinden kişinin dilini bile kıpırdatmadan “Allah” kelimesini söylemesi de Allah tarafından mutlak olarak bilinir. Bu da Allahû Tealâ’nın katında geçerlidir. Ama kişiyi o kadar çok tatmin etmez Söylemelidir ki dilinle sesli olarak da olsa sessiz olarak da olsa söylemelidir ki hissetsin. En güzel standartlarda onun gerçekleştiğini görmüş olsun sevgili kardeşlerim. İşte bütün insanlar için Allahû Tealâ’nın istediği şey, bu hedefe ulaşmalarıdır. O istiyor ki herkes Allah’a ulaşmayı dilesin. Hâlbuki bizim dîn adamlarımız hiç fütur bile getirmeden “İslâm’ın şartı 5’tir” diyebiliyor sevgili kardeşlerim. Namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek, hacca gitmek, kelime-i şehadet getirmek; bunlar farz mıdır? Hepsi farzdır. Evet, aynen farzdır. Ama İslâm’ın şartı 5 değildir. Bu şartlar içinde namaz kılmak var mı? Var. Oruç tutmak, zekât vermek, hacca gitmek, kelime-i şehadet getirmek var mı? Var. Ama hani Allah’a ulaşmayı dilemek? Hani teslimler sevgili kardeşlerim? Ruhun teslimi, fizik bedenin teslimi, nefsin teslimi, iradenin teslimi? Hani nerede 4 tane teslim?

İslâm, teslim olan demek. Ruhumuzu Allah’a teslim edeceğiz, fizik bedenimizi teslim edeceğiz, nefsimizi teslim edeceğiz ve irademizi Allah’a teslim edeceğiz. Hepsini teslim etmekle vazifeliyiz. Bunların hiçbirini artık devreye almıyoruz. Dîn adamlarımız insanlara İslâm’ın 5 şartını anlatıp duruyorlar.

Sevgili kardeşlerim, bu bir çöküştür. O, Allah’ın kanunlarını hiçe saymaktır. Hayır. İslâm’ın şartı 5 değildir. Namaz kılmak da oruç tutmak da zekât vermek de hacca gitmek de kelime-i şehadet getirmek de farzdır. Evet. Ama ruhumuzu da fizik bedenimizi de nefsimizi de irademizi de Allah’a teslim etmek de farzdır. Yani bunları teslim etmezsek cehenneme mi gireriz? Daha Allah’a ulaşmayı dilediğiniz an sevgili kardeşlerim, 1. kat cennetin sahibisiniz. Bu size, eğer dışarıdan birileri olsaydınız mutlaka bir mürşid aramasına sevkedecektir. Bu kişi gidecektir, hacet namazını kılıp da Allah’tan -Allah’ın mürşidini göstermesiyle- mürşidini öğrendikten sonar, o mürşide veya o mürşidin kendi bulunduğu bölgede bulunan bir vekiline, tövbe vermekle yetkili bir vekiline ulaşarak tâbî olmadıkça ruhu vücudundan ayrılıp Allah’a doğru yola çıkamaz. Oysa ki dînimiz İslâm dîni. Biz insanlar, İslâm olanlar, İslâm insanları; ruhlarını da fizik bedenlerini de nefslerini de iradelerini de Allah’a teslim etmek için Allah’tan Allah’ın emirlerine muhatap olmuşlardır. Bunların hepsini gerçekleştirmeyen kişi cehenneme mi girer? Olur mu sevgili kardeşlerim hiç öyle şey? Daha Allah’a ulaşmayı dileyen bir insan dilediği an 1. kat cennetin sahibidir. Dilemiş midir? Mutlaka dilemiş olan bir insan mürşid ihtiyacını duyacaktır. Kim Allah’a ulaşmayı diledikten sonra bir mürşid ihtiyacı duymazsa o gerçek anlamda hedefine varamamıştır; Allah’a ulaşmayı dilememiştir. Yeniden dilemesiyle bakacaktır ki evet, artık bir mürşide ulaşmak gerektiğini kalbi hissediyor. O zaman hacat namazını kılacaktır, Allah’tan mürşidini soracaktır. Allah’tan birincide olmasa bile çoğu zaman birincide Allahû Tealâ belirtir mürşidin kim olduğunu, olmasa bile ikincide veya üçüncüde o kişiye mürşidini, eğer gerçekten mürşidine kavuşmayı istiyorsa kişi mutlaka gösterecektir. Kişinin yapacağı şey; o mürşide veya o mürşidin kendi bulunduğu bölgede bulunan bir vekiline, tövbe vermekle vazifeli bir vekiline ulaşarak tâbî olmak. Tâbî olunca cereyan kendisine de geçecektir. Ruhu vücudundan ayrılarak Allah’a doğru yola çıkacaktır. 7-8 aylık bir devrenin içinde bu kişinin ruhu Allah’a ulaşacaktır sevgili kardeşlerim.

Allah razı olsun.

Benzer konular