Allahû Tealâ Zumer Suresinin 18. âyet-i kerimesinde "Onlar sözü dinlerler, ahsen olana tâbî olurlar." buyuruyor. Buradaki ahsen sözü Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in söylemiş olduğu bütün sözler açısından mı yoksa başkalarının söylemiş olduğu sözlerle Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in söylemiş olduğu sözler açısından mı anlamalıyız?

Anasayfa » Ana Sayfa » Peygamber Efendimiz » Allahû Tealâ Zumer Suresinin 18. âyet-i kerimesinde "Onlar sözü dinlerler, ahsen olana tâbî olurlar." buyuruyor. Buradaki ahsen sözü Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in söylemiş olduğu bütün sözler açısından mı yoksa başkalarının söylemiş olduğu sözlerle Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in söylemiş olduğu sözler açısından mı anlamalıyız?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Allahû Tealâ Zumer Suresinin 18. âyet-i kerimesinde "Onlar sözü dinlerler, ahsen olana tâbî olurlar." buyuruyor. Buradaki ahsen sözü Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in söylemiş olduğu bütün sözler açısından mı yoksa başkalarının söylemiş olduğu sözlerle Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in söylemiş olduğu sözler açısından mı anlamalıyız?

Başkalarının söylemiş olduğu sözlerin ahsen olması söz konusu değil. Ahsen sözü söyleyebilecek olan kişi, ahsen olandır. Ahseni söyleyen, Peygamber Efendimiz (S.A.V). Neden? Çünkü tasarruf altında. Ahsen müessesesi her devirde imamlara ait bir müessesedir.

Peygamber Efendimiz (S.A.V) de ahsen sözü söylüyordu. 2 sebepten:

1- Tasarruf altındaydı. Allahû Teâlâ’nın söylediği şey:

“O kendiliğinden bir şey söylemez. Bizim söylettiklerimizi söyler.” diyor.
“O, yaptıklarından bu sebeple mes’ul değildir.” diyor.
“O, kendiliğinden bir şey yapmaz. Ne yaptırırsak onu yapar.” diyor.

Öyleyse başkalarının söylemiş olduğu sözleri ahsen hüviyetinde telakki etmek söz konusu değil.
 
39/ZUMER-18: Ellezîne yestemiûnel kavle fe yettebiûne ahsenehu, ulâikellezîne hedâhumullâhu ve ulâike hum ulûl elbâb(elbâbi).
Onlar, sözü işitirler, böylece onun ahsen olanına tâbî olurlar. İşte onlar, Allah’ın hidayete erdirdikleridir. Ve işte onlar; onlar ulûl’elbabtır (daimî zikrin sahipleri).


“Ellezîne yestemiûnel kavle: Onlar sözü dinlerler yani herkesin söylediklerini dinlerler.
fe yettebiûne ahseneh(ahsenehu): Sözün ahsen olanına yani Peygamber Efendimiz (S.A.V) tarafından söylenilene uyarlar.” (diyor Allahû Teâlâ.) İşte ahsen olanına tâbî olurlar yani Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in söylediklerine tâbî olurlar.
ulâikellezîne hedâhumullâhu: İşte onlar hidayete erenlerdir. Ruhlarını ölmeden evvel Allah’a ulaştıranlardır.
ve ulâike hum ulûl elbâb(elbâbi): Ve onlar ulûl’elbâbtır (daimî zikrin sahipleridirler.)”

Öyleyse tâbî oldukları ahsen, ahsen hüviyetteki sözler:

1- Tasarrufta olduğu için Peygamber Efendimiz (S.A.V).
2- Kalbinde Kur’ân yazılı. Hep Kur’ân’ı okuyor herkese. Kur’ân’ın kendisi de ahsen ve O’nun kalbine Allahû Tealâ Kur’ân-ı Kerim' i yazmış. Yazdırmış Cebrail (A.S).

Allah razı olsun.

Benzer konular