Kur’ân’da: "Eğer Allah'ı seviyorsanız, bana tâbî olunuz." buyuruyor. Tâbiiyet ile sevgi arasında nasıl bir ilişki vardır?

Anasayfa » Ana Sayfa » Mürşid » Kur’ân’da: "Eğer Allah'ı seviyorsanız, bana tâbî olunuz." buyuruyor. Tâbiiyet ile sevgi arasında nasıl bir ilişki vardır?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Kur’ân’da: "Eğer Allah'ı seviyorsanız, bana tâbî olunuz." buyuruyor. Tâbiiyet ile sevgi arasında nasıl bir ilişki vardır?

Allah razı olsun. Güzel bir sual...

Sevgili kardeşlerim! Tâbiiyetle mutluluk arasında çok kesin bir ilişki var. Bir insan mürşidine tâbî olmadıkça manevî tekâmülünü gerçekleştiremez. Şimdi “Dînimizin adı ne?” diye soralım. Dînimizin adı ne? İslâm. Yani? Teslim olan. Peki, sevgili kardeşlerim! İnsanlar nasıl Allah'a teslim olurlar? Hiç kimse mürşidine tâbî olmadan teslimini tamamlayamaz. Bir insan ruhu vücudundan ayrılıp Allah'a ulaşmadıkça Allah'a teslim olamaz. Bunun gerçekleşmesi ise yani ruhun vücuttan ayrılarak Allah'a doğru bir yolculuğa çıkması ve o sırada yolda olanların hepsiyle beraber Allah'a ulaşması ancak tâbiiyetle gerçekleşir. Kişi Allah'tan mürşidini soracaktır. Hacet namazını kılacak, boy abdestini alacak ve Allah'tan mürşidini soracaktır. 1.’de göstermese bile 2.’de, 3.’de Allahû Tealâ mutlaka o kişiye mürşidini gösterecektir.

Allahû Tealâ kalbe bakar. Kalp gerçekten mürşide ulaşmak istiyor mu? İstiyorsa Allah'ın ona mürşidi göstermemesi mümkün değildir. Kişiye Allahû Tealâ mürşidini gösterir. Bundan sonraki safhada o kişi mutlaka mürşidine ulaşacaktır veya mürşidinin bir vekiline ve ona tâbî olacaktır. Tâbî olmak, Allahû Tealâ’nın emrini yerine getirmektir. El öpülerek gerçekleşir. Allahû Tealâ’nın emirlerine itaat edeceğine dair söz veren o kişi el öpecektir. Ve böylece ruhu Allah'a doğru bir yolculuğa çıkacaktır. Bu Allah'a doğru yola çıkan ruh için Allahû Tealâ 7-8 aylık bir zaman devresinden bahsediyor. Ve bu 7-8 aylık zaman devresi o kişinin ruhunun Allah'a ulaşması için yeterli bir hüviyet taşıyor.

Sevgili kardeşlerim! Bütün insanlar için Allahû Tealâ’nın istediği şey budur. Şimdi “Dînimizin adı ne?” diye soruyorum. “İslâm dîni.” diyeceksiniz. Evet, İslâm dîni. Ne demek İslâm? İslâm, teslim olan demek. Hiç kimse Allah'ın kendisi için gösterdiği mürşide ulaşmadıkça ruhunu Allah'a teslim edemez.

Sevgili kardeşlerim! Böyle bir istikamette bir insanın hacet namazını kılıp Allahû Tealâ’dan mürşidini sorduktan sonra Allah'ın kendisine gösterdiği mürşide veya o mürşidin bir vekiline ulaşıp tâbî olması halinde tâbî olduğu an ruhu vücudundan ayrılır. Allah'a doğru yola çıkan kafileye o da katılır. Bu noktadan itibaren 7-8 aylık bir devrede o kişinin ruhu 7 tane gök katını aşacaktır. 7. gök katında 7 tane âlemden geçecektir. Sonra Sidretül Münteha’ya ulaşacaktır. Oradan da Allah'ın Zat’ına ulaşacaktır.

Sevgili kardeşlerim! Bütün insanlar için Allahû Tealâ dîni bir muhteva olarak koymuş. Muradı ne? Muradı: Mutluluk. Şu anda müslümanlık, musevilik, hristiyanlık diye 3 tane dîn söz konusu, kitaplı dîn. Hz. Musa Tevrat, Hz. İsa İncil ve Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz Kur’ân-ı Kerim. 3 kitap bu statü üzerine Allahû Tealâ tarafından 3 peygambere indirilmiştir. Hz. Musa da bir peygamberdir, Hz. İsa da bir peygamberdir, Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz de bir peygamberdir. Önce Hz. Musa yaşamış. Ondan senelerce sonra Hz. İsa, ondan da senelerce sonra Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz dünyaya gelmiş ve görevlerini yapmışlardır. Birincilerin dînine “Musevilik” diyoruz, ikincilerin dînine (yani Hz. İsa’nın dînine) “Hristiyanlık” diyoruz ve Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in dînine “İslâm” diyoruz.

İslâm, teslim olan demek sevgili kardeşlerim! Ve şimdi bizim dîn adamalarına gidip soruyorsunuz: “Sen İslâm mısın?” diye “İslâm’ım.” diyor. “Peki, kime teslim oldun? Neyini teslim ettin?” dediğiniz zaman, cevap yok. “Ben” diyor “İslâm’ın 5 şartını yaşıyorum.” diyor. “Namaz kılıyorum, oruç tutuyorum, zekât veriyorum, hacca gidiyorum, kelime-i şahadet getiriyorum. İslâm’ın şartı 5’tir.” diyor. Biz de diyoruz ki: “Kim diyor bunu? İslâm’ın 5 şartı olduğunu kim söylüyor.” “Dîn adamları söylüyor.” Ama Allahû Tealâ 5 olduğunu söylemiyor. 7’li bir sistem üzerine kuruyor sistemleri.

Sevgili kardeşlerim! Namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek, hacca gitmek, kelime-i şahadet getirmek var. Allah'a ulaşmayı dilemek var; 6. Ve teslim olmak var Allahû Tealâ’ya ki; bunların içindeki en önemli faktör 7.’sidir, Allah'a teslim olmaktır.

1- Allah'a ruhunu teslim etmektir.
2- Allah'a fizik vücudunu teslim etmektir.
3- Allah'a nefsini teslim etmektir.
4- Ve Allah'a kişinin iradesini teslim etmesidir.

Bu 4 tane muhteva bütünü ifade eder. Öyleyse İslâm dîni, teslim dînidir. Ve gerçekten insanları mutluluğa, eğer o kişi devam ederse yoluna, mutlaka ulaştırır. Kişi daimî zikre ulaştığı zaman dünyadaki en mutlu insanlardan birisi olur.

Sevgili kardeşlerim! Bütün insanların Allahû Tealâ’nın dizaynı içerisinde mutluluğu yaşaması Allahû Tealâ’nın temel emri. Sevmeliyiz sevgili kardeşlerim! İnsanları sevmeliyiz! Onları mutlu etmeye çalışmalıyız ve unutmamalıyız ki; insanlardan hangisine hangi ölçüde mutluluk verebilirsek aynı ölçüdeki mutluluğu kendimiz de yaşarız. O zaman elimizde çok büyük bir fırsat var demektir mutlu olmak için. Ne kadar çok insana mutluluk ulaştırabilirsek onların toplamı kadar mutluluğu biz yaşayacağımız için büyük mutluluklar yaşamak, her zaman elimizde oluyor sevgili kardeşlerim.

Sevgili kardeşlerim! Hepiniz için Allahû Tealâ’nın istediği şey, sizlerin mutluluğudur. Huzur içinde bir yaşantı, Allahû Tealâ’nın hedefidir. O, hepinizi çok seviyor. Ve istiyor ki hepiniz mutlu olasınız. Sevgili kardeşlerim! Allahû Tealâ’nın hepinizin mutluluğunu istemesi boşuna değil.

Dînsiz bir insan, mutluluğu yakalayamaz. Mutlu olması normal standartlarda mümkün değildir. Çünkü nefsi tamamen afetlerle doludur. Ve bu afetlerle dolu olan nefs, onu her an nefsanî açıdan sıkıntıya sokacaktır. Ama kim Allah'ın yoluna girerse nefsinin kalbindeki afetler zikre paralel olarak, kişinin zikir seviyesine paralel olarak adım adım yok olacaktır. Negatifler yok oldukça kişinin mutluluğu artacaktır. Bu kişi daimî zikre ulaştığı zaman nefsinin kalbinde hiç afet kalmayacaktır. Dünyadaki en mutlu insanlardan birisi olacaktır. Bütün insanlar için Allahû Tealâ hedefleri tayin etmiş ve bu hedefe insanların ulaşmasını açık bir şekilde emretmiş. Tevrat da İncil de Kur’ân-ı Kerim de teslimleri emreder. Hz. Musa da peygamberdir, Hz. İsa da peygamberdir, Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz de peygamberdir.

Bu sırayı tarih sırasına göre sıralıyoruz. Elbette bizim için en kıymetli olan, Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz’dir.

Sevgili kardeşlerim! Suallerinizi sormanız için bu noktada konumuzu tamamlamış oluyoruz inşaallah. Suallerinizi bekliyoruz.

Allah hepinizden razı olsun.

Benzer konular