Muddessir Suresinin 56. âyet-i kerimesinde belirtilen “Allah’ın dilemesi” kavramının muhtevasını açıklar mısınız?

Anasayfa » Ana Sayfa » Allah'a Ulaşmayı Dilemek » Muddessir Suresinin 56. âyet-i kerimesinde belirtilen “Allah’ın dilemesi” kavramının muhtevasını açıklar mısınız?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Muddessir Suresinin 56. âyet-i kerimesinde belirtilen “Allah’ın dilemesi” kavramının muhtevasını açıklar mısınız?

Muddessir 56:

74/MUDDESSİR-56: Ve mâ yezkurûne illâ en yeşâallâhu, huve ehlut takvâ ve ehlul magfirati.
Allah’ın dilediğinden başkası O’nu zikredemez. O (O’nun dilediği kimse), takva sahibidir ve mağfiret ehlidir (günahları sevaba çevrilmiş olan kimsedir).


ve mâ yezkurûne illâ en yeşâallâh (yeşâallâhu): Sadece Allah'ın dilediği kişi öğüt alır.
huve ehlut takvâ:  İşte o takva ehlidir.
ve ehlul magfireh(magfireti): Ve mağfiret ehlidir (onun günahları sevaba çevrilmiştir).

Günahların sevaba çevrilmesi 2. takvayı gösterir. Günahların sevaba çevrilmesi mağfirettir. Allahû Tealâ bunu 14. basamakta gerçekleştiriyor. Mürşide tâbî olduğu zaman kişi onun günahları sevaba çevrilip ve 2. takvanın sahibi olur. Ama bir defa daha aynı olay tahakkuk ediyor. 28. basamağın 4. kademesinde de böyle bir olay tahakkuk ediyor. İrşada ulaştığı zaman da kişi aynı sonuçla karşı karşıya olur. Öyleyse her ikisi de takva ehlidir. Her ikisi de mağfiret ehlidir, günahları sevaba çevrilenlerdir.

“Allah’ın dilemesi” kavramı diyor. Birinci etapta biz Allah’a ulaşmayı diliyoruz. Allah da bizi Kendisine ulaştırmayı diliyor. Kimi? Sadece Allah’a ulaşmayı dileyen kişiyi Allah kendisine ulaştırmayı diler. Burada Allah’ın dilediği kişinin öğüt alması söz konusudur. Öyleyse Allahû Tealâ “Dilediğini Kendisine ulaştırır.” buyuruyor. Kulun Allah’ı dilemesi söz konusudur. Allah da ancak Allah’a ulaşmayı dileyen kişiyi Kendisine ulaştırmayı diler.

3 safha: Kişi Allah’a ulaşmayı dileyecek. Allah’a yönelecek. Birinci safhada Allahû Tealâ tarafından seçilmiştir. Seçilenlerden birisi Allah’a ulaşmayı diler. Allah da onu Kendisine ulaştırmayı diler. Ve Allah Kendisine ulaşmayı dileyen ve kendisine ulaştırmayı dilediği kişiyi Kendisine ulaştırır. Öyleyse Allah’a ulaşmayı dileyen kişiyi mi Allahû Tealâ Kendisine ulaştırıyor? Allahû Tealâ diyor ki En’am Suresinin 125. âyet-i kerimesinde:

6/EN'ÂM-125: Fe men yuridillâhu en yehdiyehu yeşrah sadrahu lil islâm(islâmi), ve men yurid en yudıllehu yec’al sadrahu dayyikan haracen, ke ennemâ yassa’adu fîs semâi, kezâlike yec’alûllâhur ricse alâllezîne lâ yu’minûn(yu’minûne).
Öyleyse Allah kimi Kendisine ulaştırmayı dilerse onun göğsünü yarar ve (Allah’a) teslime (İslâm’a) açar. Kimi dalâlette bırakmayı dilerse, onun göğsünü semada yükseliyormuş gibi daralmış, sıkıntılı yapar. Böylece Allah, mü’min olmayanların üzerine azap verir.


fe men yuridillâhu en yehdiyehu yeşrah sadrehu lil islâm (islâmi): Allah kimi Kendisine ulaştırmayı dilerse onun göğsünü yarar (şerh eder) ve İslâm’a açar, teslime açar. Ruhunu, vechini, nefsini ve iradesini Allah'a teslim etmek üzere onun göğsünü yarar ve teslime açar, İslâm’a açar.

Kimmiş bu insan? Allah’ın Kendisine ulaştırmayı dilediği kişi.

“Kim Allah’a ulaşmayı dilerse Allah onu Kendisine ulaştırır” diyor Şûrâ 13 ve Ra'd 27. Allahû Tealâ diyor ki Şûrâ 13'te:

"Allah, dilediğini Kendisine seçer ve O’na yöneleni, Kendisine hidayet eder (ruhunu hayatta iken Kendisine ulaştırır)."

42/ŞÛRÂ-13: Şeraa lekum mined dîni mâ vassâ bihî nûhan vellezî evhaynâ ileyke ve mâ vassaynâ bihî ibrâhîme ve mûsâ ve îsâ, en ekîmûd dîne ve lâ teteferrakû fîhi, kebure alâl muşrikîne mâ ted’ûhum ileyhi, allâhu yectebî ileyhi men yeşâu ve yehdî ileyhi men yunîb(yunîbu).
(Allah) dînde, onunla Hz. Nuh’a vasiyet ettiği (farz kıldığı) şeyi (şeriati); “Dîni ikame edin (ayakta, hayatta tutun) ve onda (dînde) fırkalara ayrılmayın.” diye Hz. İbrâhîm’e, Hz. Musa’ya ve Hz. İsa’ya vasiyet ettiğimiz şeyi Sana da vahyederek, size de şeriat kıldı. Senin onları, kendisine çağırdığın şey (Allah’a ulaşmayı dileme) müşriklere zor geldi. Allah, dilediğini Kendisine seçer ve O’na yöneleni, Kendisine ulaştırır (ruhunu hayatta iken Kendisine ulaştırır).


13/RA'D-27: Ve yekûlullezîne keferû lev lâ unzile aleyhi âyetun min rabbihi, kul innallâhe yudillu men yeşâu ve yehdî ileyhi men enâb(enâbe).
Ve kâfirler: “Ona, Rabbinden bir âyet (mucize) indirilse olmaz mı?” derler. De ki: “Muhakkak ki Allah, dilediği kimseyi dalâlette bırakır ve O’na yönelen kimseyi Kendine ulaştırır (hidayete erdirir).”


Öyleyse önce kul Allah’a ulaşmayı dileyecek. Rad 27’de:

“Allah dilediğini dalâlette bırakır ve Kendisine ulaşmayı dileyeni kendisine ulaştırır” diyor.

Öyleyse kul Allah’a ulaşmayı dileyecek. Dilediği taktirde, Allah’a yöneldiği taktirde, Allah’a ulaşmayı dilediği taktirde Allah onu Kendisine ulaştıracak. Bu kulun dilemesi ile Allah’ın Kendisine ulaştırması arasında bir kademe daha giriyor devreye. Allah’ın o kişiyi kendisine ulaştırmayı dilemesi. Kulu seçmek, kulun Allah’a ulaşmayı dilemesi, Allah’ın kulu Kendisine ulaştırmayı dilemesi. Ve Kendisine ulaştırması. Kulun Allah’a ulaşmayı dilemesiyle, Allah’ın kulunu Kendisine ulaştırmayı dilemesi birbirinin ardından geliyor. Dilediği zaman Allahû Tealâ onu kendisine ulaştırır. Ulaştırdığı zaman o kişi öğüt almıştır. Takva ehlidir. Mağfiret ehlidir. Çünkü Allahû Tealâ mürşidine ulaştığı zaman günahlarını sevaba çevirir.

Benzer konular