"Allah’ın zikriyle kararan kalpler" âyetini açıklar mısınız?

Anasayfa » Ana Sayfa » Zikir » "Allah’ın zikriyle kararan kalpler" âyetini açıklar mısınız?
share on facebook  tweet  share on google  print  

"Allah’ın zikriyle kararan kalpler" âyetini açıklar mısınız?

Sevgili Efendimiz! “Allah’ın zikriyle kararan kalpler” âyetini açıklar mısınız?
 
39/ZUMER-22: E fe men şerahallâhu sadrahu lil islâmi fe huve alâ nûrin min rabbihi, fe veylun lil kâsiyeti kulûbuhum min zikrillâhi, ulâike fî dalâlin mubîn(mubînin).
Allah kimin göğsünü İslâm için (Allah’a teslim için) yarmışsa artık o, Rabbinden bir nur üzere olur, değil mi? Allah’ın zikrinden kalpleri kasiyet bağlayanların vay haline! İşte onlar, apaçık dalâlet içindedirler.


Sevgili kardeşlerim! Sadece 2 türlü insan var:

1-Allah'a ulaşmayı dileyen insanlar.
2-Dilemeyen insanlar.

Allah'a ulaşmayı dileyen insanlara Allahû Tealâ ne yapıyor? O kişinin evvelâ kalbine ulaşıyor Allahû Tealâ. Kalbinin nur kapısını Allah’a çeviriyor Allahû Tealâ. Sonra o kişinin göğsünden kalbine nur yolunu açıyor. Sonra mürşidine ulaştırdığı zaman o kişinin kalbine Allahû Tealâ îmânı yazıyor. Bunların herbiri nefs tezkiyesinde mutlak olarak faktör.

Tâbiiyetini gerçekleştiren kişinin kalbine îmân yazıldı. Bu kişi zikir yapıyor. “Allah, Allah, Allah, Allah…” diye sesli veya sessiz zikir yapıyor. Ne olur? O kişinin göğsüne Allah’ın katından salâvâtla rahmet, salâvâtla fazl isimli 2 grup nur gelir. Allah’ın göğsünden kalbine açtığı yolu takip ederek kişinin kalbine ulaşır salâvâtla rahmet ve salâvâtla fazl.
 
Kalbimize Allahû Tealâ’nın mürşidimize ulaştığımız zaman yazdığı îmân kelimesi, bir manyetik alanın sahibidir. Giren nurlardan fazıllar da bunun zıddı olan kutbu oluşturur. Ve bu sebeple gelen fazıllar mutlak olarak îmân kelimesine ulaşır, îmân kelimesine yapışmaya başlarlar. Kalbin duvarına yazılı olan îmân kelimesine yapışmaya başlarlar. Bu yapışma orada birikimi sağlar. Her %7 fazl birikiminde, ruh bir gök katı yükselir ve Allah’a ulaşır. İşte bir insan sadece Allah'a ulaşmayı dilerse Allah onun üzerinde Rahmân esmasıyla tecelli eder ve Allahû Tealâ onun kalbinin mührünü açar.

Sevgili kardeşlerim! O kişinin kalbini Allahû Tealâ’nın mühürlemesi ve açması olayı. Ancak Allah'a ulaşmayı dileyenlerin kalbinin mührü açılır. Diğer işlemler de tahakkuk ettiği zaman ancak o zaman o kişinin kalbine Allahû Tealâ’nın Rahmân esmasıyla tecellisi sebebiyle nurlar girebilir. Nefsin kalbinde birikmeye başlar. Bu olay nefs tezkiyesini ifade eder. Kişi zikir yaptıkça nefsinin kalbinde bu faktörler toplanır.

Ama bir insan düşünün; Allah'a ulaşmayı dilememiş. Dilemediyse bu olaylardan hiçbirisi oluşmaz. O kişi ne kadar zikir yaparsa yapsın, Allah o kişide Rahmân esmasıyla tecelli etmez. Sadece Allah'a ulaşmayı dileyenlerde Allahû Tealâ Rahmân esmasıyla tecelli eder. Sadece onların kalplerine Allahû Tealâ nur gönderir. O kişi daimî zikrin sahibi olsa Allah'a ulaşmayı dilemedikten sonra ne kadar zikir yaparsa yapsın, nefsinin kalbine Allah’ın bir tane bile nuru giremez. O kişinin kalbi buna müsait değildir. Allah onun yapısını zikir yapıp da nefs tezkiyesine ulaşabilmesi istikametinde değiştirmemiştir.

Benzer konular