Mürşid farz mıdır?

Anasayfa » Ana Sayfa » Mürşid » Mürşid farz mıdır?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Mürşid farz mıdır?

Es selâmu aleykum ve rahmetullâhi ve berekâtuhu! Hocam, hürmetle ellerinizden öperim. Diyarbakır'ımıza hoş geldiniz, şerefler verdiniz. Hocam! Müsaadenizle birkaç sorum olacak. Mürşid farz mıdır?

Mürşid farzdır. Allahû Tealâ mutlaka mürşide tâbî olmayı emrediyor, üzerimize farz kılıyor. Allahû Tealâ tâbiiyeti bütün insanların üzerine farz kılmış ve bütün sahâbe Peygamber Efendimiz (S.A.V)'e tâbî olmuşlar. Bütün tarikatlar tâbiiyet üzerine görev yaparlar. Tâbî olmayan tarikat mensubu olamaz, tâbî olmayan kişi cennete girebilir mi? Girebilir eğer o kişi Allah'a ulaşmayı dilemişse 1. adım budur, insanları cennete götüren. Allah'a ulaşmayı dileyen herkes mutlaka cehennemden kurtulur. Ama böyle olan bir insana Allahû Tealâ mutlaka mürşidini sevdirecektir, tâbiiyetini gerçekleştirecektir o kişi. Bütün sahâbe Allah'a ulaşmayı dilemişler hepsi de Peygamber Efendimiz (S.A.V)'e tâbî olmuşlar. Allahû Tealâ tâbiiyeti farz kılmış, mürşid farzdır! Allahû Tealâ Fetih Suresinin 10. âyet-i kerimesinde:

48/FETİH-10: İnnellezîne yubâyiûneke innemâ yubâyiûnallâh(yubâyiûnallâhe), yedullâhi fevka eydîhim, fe men nekese fe innemâ yenkusu alâ nefsihî, ve men evfâ bi mâ âhede aleyhullâhe fe se yu’tîhi ecran azîmâ(azîmen).
Muhakkak ki onlar, sana tâbî oldukları zaman Allah’a tâbî olurlar. Onların ellerinin üzerinde (Allah senin bütün vücudunda tecelli ettiği için ellerinde de tecelli etmiş olduğundan) Allah’ın eli vardır. Bundan sonra kim (ahdini) bozarsa, o taktirde sadece kendi nefsi aleyhine bozar (Allah’a verdiği yeminleri, ahdleri yerine getirmediği için derecesini nakısa düşürür). Ve kim de Allah’a olan ahdlerine vefa ederse (yeminini, misakini ve ahdini yerine getirirse), o zaman ona en büyük mükâfat (ecir) verilecektir (cennet saadetine ve dünya saadetine erdirilecektir).


"Orada sana tâbî oldukları zaman onların ellerinin üzerinde Allah'ın eli vardı." diye açık bir hüviyet veriyor. Peygamber Efendimiz (S.A.V)'e tâbî olmuşlar ve O’nun elini öpmüşler. O sırada Allahû Tealâ tecelli ettiği için Peygamber Efendimiz (S.A.V)'e, tabiî eline de tecelli etmiş oluyor. Öyleyse Allahû Tealâ kavramları açık bir şekilde ifade buyurmuş. Tâbiiyeti de üzerimize farz kılmış. Bütün sahâbe Peygamber Efendimiz (S.A.V)'e tâbî olmuş. Allahû Tealâ açık bir şekilde şunu söylüyor, bir defa daha söylemekte fayda var. Mademki bir defa daha soruluyor. Diyor ki Mâide 35 de Allahû Tealâ:

5/MÂİDE-35: Yâ eyyuhâllezîne âmenûttekûllâhe vebtegû ileyhil vesîlete ve câhidû fî sebîlihi leallekum tuflihûn(tuflihûne).
Ey âmenû olanlar (Allah’a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler); Allah’a karşı takva sahibi olun ve O’na ulaştıracak vesileyi isteyin. Ve O’nun yolunda cihad edin. Umulur ki böylece siz felâha erersiniz.


“yâ eyyuhellezîne âmenûttekûllâhe vebtegû ileyhil vesîlete: Ey âmenû olanlar! Takva sahibi olun. (Nasıl?) Size, sizi Allah'a ulaştıracak olan vesileyi Allah'tan isteyin.” Sonra da bu istemenin hacet namazıyla yapılacağı Bakara-45 ve 46’da anlatılıyor:

2/BAKARA-45: Vesteînû bis sabri ves salât(salâti), ve innehâ le kebîratun illâ alâl hâşiîn(hâşiîne).
(Allah’tan) sabırla ve namazla istiane (özel yardım) isteyin. Ve muhakkak ki o (hacet namazı ile Allah’a ulaştıracak mürşidini sormak), huşû sahibi olanlardan başkasına elbette ağır gelir.

2/BAKARA-46: Ellezîne yezunnûne ennehum mulâkû rabbihim ve ennehum ileyhi râciûn(râciûne).
Onlar (o huşû sahipleri) ki, Rab’lerine (dünya hayatında) muhakkak mülâki olacaklarına ve (sonunda ölümle) O’na döneceklerine yakîn derecesinde inanırlar.


Ve sadece Allah'a ulaşmaya inananlara ruhlarını Allah'a ulaştıracaklarına yine bunun farziyetine inananlara, Allahû Tealâ bu istikamette bir sonucu veriyor. Kişi Allah'a inanacak, Allah'a ulaşmaya inanacak, (ruhun Allah'a mülaki olacağına inanacak) kendisinin de Allah'a ulaşmayı dilerse Allah'a ulaşacağına inanacak, o zaman Allahû Tealâ onu mürşidine ulaştırır.

Benzer konular