Allah’ın ipine sarılmak ne demektir?

Anasayfa » Ana Sayfa » Mürşid » Allah’ın ipine sarılmak ne demektir?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Allah’ın ipine sarılmak ne demektir?

Allah’ın ipine sarılmak mürşide tâbiiyet demek. Bütün mürşidler Allahû Tealâ’nın o insanlara uzatılmış birer ipidir.

Kişinin bu sebeple Allahû Tealâ’ya hacet namazıyla mutlaka sorması, Allah’tan sorması ve Allah’ın gösterdiği mürşide ulaşması Allahû Tealâ tarafından emrediliyor. Arkasında ne var? O mürşidin o kişinin hedefine ulaşabilmesi için yeterli vasıflara, yetmez ve ona uygun vasıflara sahip olmasını ifade eder bu ve insan başkalarından farklı bir hüviyette yaratılmıştır. Bu farklı hüviyetin neler taşıdığını hiç kimse bilemez ama Allah bilir. Bu sebebe dayalı olarak Allahû Tealâ kimin, hangi mürşid tarafından irşad edilmesi lâzımgeldiğini tayin edecek olan tek vasıtadır ve sadece Allah bilir. Biz insanlar, ne yapmamız lâzım? Allah’a sormamız lâzım. Ama kişi Allah’a sormayı bilmiyor. Tamam. Mürşidine ulaşır, tâbiiyetini gerçekleştirir ve mürşidi sorar Allahû Tealâ’dan, onun ne yapması lâzımgeldiğini. Bir insanın mürşidini Allah’tan istemesi, hacet namazını kılıp Allah’tan istemekle mümkündür. Bu kişinin mürşidi kimdir? Bunu, ona en uygun statüde olanı Allah tayin edecektir ve kişiye söylememesi de mümkün değildir. Çünkü sözü var:

42/ŞÛRÂ-13: Şeraa lekum mined dîni mâ vassâ bihî nûhan vellezî evhaynâ ileyke ve mâ vassaynâ bihî ibrâhîme ve mûsâ ve îsâ, en ekîmûd dîne ve lâ teteferrakû fîhi, kebure alâl muşrikîne mâ ted’ûhum ileyhi, allâhu yectebî ileyhi men yeşâu ve yehdî ileyhi men yunîb(yunîbu).
(Allah) dînde, onunla Hz. Nuh’a vasiyet ettiği (farz kıldığı) şeyi (şeriati); “Dîni ikame edin (ayakta, hayatta tutun) ve onda (dînde) fırkalara ayrılmayın.” diye Hz. İbrâhîm’e, Hz. Musa’ya ve Hz. İsa’ya vasiyet ettiğimiz şeyi Sana da vahyederek, size de şeriat kıldı. Senin onları, kendisine çağırdığın şey (Allah’a ulaşmayı dileme) müşriklere zor geldi. Allah, dilediğini Kendisine seçer ve O’na yöneleni, Kendisine ulaştırır (ruhunu hayatta iken Kendisine ulaştırır).


“Kim Bana ulaşmayı dilerse Ben onu Kendime ulaştırırım.”

Bir insanın ruhunun Allah’a ulaşabilmesi ise mutlaka mürşidine tâbî olmakla gerçekleşeceği için bu muhteva her devirde geçerli olan bir statüyü ifade eder ve Allahû Tealâ insanları en güzele ulaştırmak üzere hareket eder. İstediği nedir Allahû Tealâ’nın? Herkesin cennete girmesi. “Ee, yapsa ya Allahû Tealâ bunu. Herkesi cennetine alsın.” İşte orası mümkün değil sevgili kardeşlerim! Allahû Tealâ adaletin de sahibidir. İnsan vardır; mükâfatı hak eder, insan vardır; mücazatı yani cezalandırılmayı hak eder. İkisi de geçerlidir. Allahû Tealâ’nın kanunu ise adaleti gerçekleştirmektir. Öyleyse suçlular cezalandırılacak cehennemde, diğerleri de cennette mükâfata nail olacaklar. Görülüyor ki, hiç kimse bedavadan hedeflere ulaşamaz.

Allah razı olsun.

Benzer konular