Ra’d 22'deki Allah’ın Zat’ına ulaşmanın ve Zat’ının görülmesinin dilenmesi tevekkülün sonucu mudur? Burada iradenin durumu nedir? Şeytan tasallut edebilir mi?

Anasayfa » Ana Sayfa » Muhsinler (2. teslim: fizik beden teslimi) » Ra’d 22'deki Allah’ın Zat’ına ulaşmanın ve Zat’ının görülmesinin dilenmesi tevekkülün sonucu mudur? Burada iradenin durumu nedir? Şeytan tasallut edebilir mi?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Ra’d 22'deki Allah’ın Zat’ına ulaşmanın ve Zat’ının görülmesinin dilenmesi tevekkülün sonucu mudur? Burada iradenin durumu nedir? Şeytan tasallut edebilir mi?

Ra’d Suresinin 20., 21. ve 22. âyet-i kerimeleri:

13/RA'D-20: Ellezîne yûfûne bi ahdillâhi ve lâ yenkudûnel misâk(misâka).
Onlar, Allah’ın ahdini ifa ederler (ruhlarını, vechlerini, nefslerini ve iradelerini Allah’a teslim ederler). Ve misaklerini (diğer teslimlerle birlikte iradelerini de Allah’a teslim edeceklerine dair misaklerini) bozmazlar.

13/RA'D-21: Vellezîne yasılûne mâ emerallâhu bihî en yûsale ve yahşevne rabbehum ve yehâfûne sûel hisâb(hisâbi).
Ve onlar Allah’ın (ölümden evvel), Allah’a ulaştırılmasını emrettiği şeyi (ruhlarını), O’na (Allah’a) ulaştırırlar. Ve Rab’lerine karşı huşû duyarlar ve kötü hesaptan (cehenneme girmekten) korkarlar.

13/RA'D-22: Vellezîne saberûbtigâe vechi rabbihim ve ekâmûs salâte ve enfekû mimmâ razaknâhum sirren ve alâniyeten ve yedraûne bil hasenetis seyyiete ulâike lehum ukbed dâr(dâri).
Onlar, sabırla Rab’lerinin Vechini (Zat’ını, Zat’a ulaşmayı ve Allah’ın Zat’ını görmeyi) dileyenler ve namazı ikame edenler, onları rızıklandırdığımız şeylerden gizli ve açıkça infâk edenlerdir. Ve seyyiati, hasenat ile (iyilikle) savan kimselerdir. İşte onlar için, bu dünyanın (güzel bir) akıbeti (sonucu) vardır.


Allahû Tealâ diyor ki Ra’d Suresinin 20. âyet-i kerimesinde: “Onlar, Allah’ın ahdini (ruhlarını, vechlerini, nefslerini, iradelerini Allah’a teslim ederek) ifa ederler (yerine getirirler) ve misaklerini (yani Allah’a bu 4 emaneti teslim etme konusundaki kesin sözlerini) bozmazlar.”

Ra’d Suresinin 21. âyet-i kerimesi: “Ve onlar, ölümden evvel Allah’ın ulaştırılmasını emrettiği şeyi (ruhlarını) O’na (Allah’a) ulaştırırlar ve Rab’lerine karşı huşû duyarlar ve kötü hesaptan (cehenneme girmekten) korkarlar.

Ra’d Suresinin 22. âyet-i kerimesi: “Onlar sabırla Rab’lerinin vechini (yani Zat’ını, Zat’a ulaşmayı, ruhlarını Allah’a ulaştırmayı ve aynı zamanda da Allah’ın Zat’ını görmeyi) isteyenler ve namazı ikame edenler, onları rızıklandırdığımız şeylerden gizli ve açıkça infâk ederler ve seyyiatı hasenat ile savan kimselerdir. İşte onlar için bu dünyanın güzel bir akıbeti (sonucu) vardır.”
 
Şimdi burada, Allahû Tealâ’nın bütünü ifade etmesi var. Allah’a ulaşmayı dileyen kişi sadece Allah’a ulaşmayı dilemiyor, Allah’a fizik vücudunu da nefsini de iradesini de teslim ederek; aynı zamanda Allah’ın Zat’ını görmeyi de diliyor.

Allah’ın Zat’ını dilemek; Allah’a ulaşmayı dilemek ve Allah’ın Zat’ını görmeyi dilemek olarak iki cephe arz ediyor. İkisi de geçerli, ikisi de misak. Birisi ruhumuzun misaki; ruhumuzu Allah’a teslim ettiğimiz zaman ruhumuzun Allah’a verdiği misaki yerine getiririz. Ama irademizin Allah’a verdiği misaki; kesin sözü (irade ile verdiğimiz sözü), Allah’ın İlâhi İrade’sinin bizim cüz’i irademizden aldığı sözü, ruhumuzun Allah’a teslim olmasıyla gerçekleştiremeyiz. Bunun için fizik vücudumuzu, bunun için nefsimizi ve bunun için irademizi de Allah’a teslim etme mecburiyeti söz konusu. İşte Ra’d Suresinin 20., 21., 22. âyet-i kerimeleri bu üç teslimin de gerçekleşmesini ifade eden bir bütünü içeriyor.

“Ra’d Suresinin 22. âyet-i kerimesindeki Allah’ın Zat’ına ulaşmanın ve Zat’ının görünmesinin dilenmesi tevekkülün sonucu mudur?”

Evet. Allah’ın Zat’ına ulaşmayı dilemek tevekkülün sonucu değildir ama Allah’a fizik vücudu, nefsi ve iradeyi teslim ederek Allah’ın Zat’ının görüldüğü noktaya ulaşmak; bu tevekkülün sonucudur. İrade mutlak olarak devrededir ama her iki devre arasında irade yok olmakta, Allah’ın İradesi devreye girmektedir. Ruhun Allah’a ulaşması boyunca, otomatik olarak Allahû Tealâ, bizim irademizi devreden çıkarır, Kendi İradesini devreye sokar; ruhumuzu Kendine ulaştırır. Hiç kimse kendi iradesi ile ruhunu Allah’a ulaştıramaz, Allah yapar bu işi. Ama ruh Allah’a ulaştıktan sonra, fizik vücudun Allah’a ulaşmasına îmân etmek mecburiyetindeyiz. Îmân edersek, fizik vücudumuz da Allah’a teslim edilecektir (‘ulaşmasına’ diyor ama aslında teslimine). Fizik vücut Allah’a ulaşmaz.

Fizik vücudumuzun Allah’a mutlaka teslim edileceğine, Allah’ın mutlaka fizik vücudu teslim alacağına dair kesin bir îmânın sahibi olduğumuz zaman; işte o, tevekküldür. Allah mutlaka, nasıl ruhumuzu Allah’a ulaştırırken irademizi ref etmiş (irademizi devreden çıkarmış) ve Kendi İradesi ile bizim ruhumuzu Kendisine ulaştırmışsa; fizik vücudumuzun tesliminde de o zaman Allahû Tealâ bizim irademizi devreden çıkarır. Fizik vücudumuzu teslim alana kadar Kendi İrade’si ile fizik vücudumuza kumanda eder.

Fizik vücudumuzun teslimi tamamlandığında, eğer nefsimizin teslimine dair kesin bir îmânın sahibi olursak; bu da nefsimizin Allah’a teslim edileceğine dair bir tevekküldür. Bunu gerçekleştirebilirsek (bu îmânın sahibi olursak), Allahû Tealâ mutlaka gene bizim irademizi devreden çıkaracak, Kendi İradesi’ni devreye sokacak ve teslim alacaktır. Fizik vücudumuzdan sonra nefsimizi de -daha sonra irademiz için de aynı şey söz konusudur- irademizi de Allah teslim alacaktır.

Görülüyor ki; ardarda geliyor herşey ve ardarda gelen olaylar dizisi içerisinde teslimler söz konusu. Bu teslimler, iradî yapının dizaynı içerisinde Allah ile ilişkili. Öyleyse sadece ruhun tesliminde iradî yapının bir önemi yok ama fizik vücudun, nefsin ve iradenin tesliminde mutlaka Allah’a tevekkül etmemiz kesinlikle gerekiyor.  
    
“Şeytan tasallut edebilir mi?”

Biz o îmânın sahibiysek, şeytan tasallut edemez. Allah’ın İradesi devreye girdiği andan itibaren şeytanın tasallutuna müsaade etmez. Kaldı ki; devamlı nefs tezkiyesiyle şeytanın üzerimizdeki tesir etme imkânı daha güç, daha zor, daha zor, daha zor olmaktadır. Neticede imkânsız hale gelmektedir.
   

Benzer konular