Nefsimizi nasıl yenebiliriz?

Nefsin yenilmesinin bir tek ilacı var sevgili kardeşlerim, ya da anahtarı var diyelim. Onun adı zikirdir.

* Bu kişinin mutlaka evvelâ Allah’tan mürşidini sorması lâzım (madde 1).
* Sonra Allah’ın kendisine gösterdiği o mürşide ulaşması lâzım (madde 2)
* Ve ona tâbî olması lâzım (madde 3).

Tâbiiyetle beraber, o kişi eğer Allah’ın kendisine tayin ettiği mürşide ulaşmış da tâbî olmuşsa, tâbî olduğunda mutlaka ruhu vücudundan ayrılarak Allah’a doğru yola çıkan kafileye o da otomatik olarak karışır. O kafilenin içine girer ve beraberce 7-8 aylık bir devre içinde bu kişiler ruhlarını Allahû Tealâ’ya ulaştırırlar. Allah’a ruhunu ulaştıran kişi, yeni bir hüviyet kazanmıştır. Onlara ermiş evliya denir. Evliyadan ermiş olanlar… Aslında söylüyoruz her zaman sevgili kardeşlerim! Evliya kelimesi aslında tekil bir kelime değil, çoğul kelime; “velî” kelimesinin çoğulu. Ama herkes tekil olarak da kullanıyor bu kelimeyi; “evliya” kelimesini. “Hacı Bektaş Velî mi? O evliyadır.” derler mesela.

Sevgili kardeşlerim! Önemli bir şey değil bu. Yani insanlar tekil olsun, çoğul olsun bu kelimeyi kullanabilirler. Önemli olan kaideleri yerine getirmektir. Herkesin ayrı bir hüviyeti vardır Allahû Tealâ’nın katında. Davranış biçimleri başkasından farklıdır. Sahip olduğu ilim başkasından farklıdır. Her açıdan insanlar birbirinden farklı bir hüviyet taşırlar ve böyle bir muhteva içinde de Allahû Tealâ her kişiye tam onun fıtratına uygun bir mürşidi tayin eder. O kişi o mürşidine gidip, ulaşmalıdır. Ona tâbî olmalıdır. Ama o mürşid çok uzaklarda olabilir. O zaman onun vekillerinden orada bulunan birisine tâbî olması da o kişi için geçerlidir. Çünkü cereyan o tövbe veren kişiye ulaşmıştır. O artık başkasına tövbe verdiği zaman aynı cereyan, kendisinden yani mürşidinin cereyanı kendisinden yeni tâbî olana da otomatik olarak geçecektir. Gördüğünüz gibi zor değil sevgili kardeşlerim! Allah her şeye kaadirdir. Kapıları açmıştır. İnsanların mutluluğunu ister sadece. 7

Allah razı olsun.