Konferansın 1. bölümünde anlattıklarınızı yerine getirebilmemiz için bir mürşide tâbî olup, tövbe almamız yeterli midir?

Anasayfa » Ana Sayfa » Mürşid » Konferansın 1. bölümünde anlattıklarınızı yerine getirebilmemiz için bir mürşide tâbî olup, tövbe almamız yeterli midir?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Konferansın 1. bölümünde anlattıklarınızı yerine getirebilmemiz için bir mürşide tâbî olup, tövbe almamız yeterli midir?

Bir mürşide tâbî olup tövbe almak, konunun açılışıdır, açılış safhasıdır. Hayat ondan sonra başlar. Allah'ın emirlerini yerine getirecek olan bir dizayn… Namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek, hacca gitmek, kelime-i şahadet getirmek; bunların her birisi ayrı bir muhteva taşır. Ama bunların arasında en önemlisi Allahû Tealâ’nın emrettiği görevleri yerine getirmektir. Ve insanı daha üst, daha üst, en üst katlara çıkartabilecek olan şey “zikir” adı verilen ibadettir. Bu sebeple Kur’ân-ı Kerim'de Allahû Tealâ buyuruyor ki:

“ve le zikrullâhi ekber.”

“ve: Ve.
le: Mutlaka
zikrullâh: Allah'ın adını “Allah, Allah, Allah, Allah, Allah…” diye tekrar etmek
ekber: Büyüktür, daha büyüktür, bütün ibadetlerden daha büyüktür.”

29/ANKEBÛT-45: Utlu mâ ûhıye ileyke minel kitâbi ve ekımıs salâte, innes salâte tenhâ anil fahşâi vel munker(munkeri), ve le zikrullâhi ekber(ekberu), vallâhu ya’lemu mâ tasneûn(tasneûne).
Kitaptan sana vahyedilen şeyi oku ve salâtı ikâme et (namazı kıl). Muhakkak ki salât (namaz), fuhuştan ve münkerden nehyeder (men eder). Ve Allah’ı zikretmek mutlaka en büyüktür. Ve Allah, yaptığınız şeyleri bilir.


Onun için Allahû Tealâ’nın emrettiği “bu muhteva neden büyüktür” diye araştırılırsa görülecektir ki; zikir, o kişinin nefsinin kalbine Allah'ın nurlarını taşıyan ve nefsinin kalbindeki karanlıkları nefsin kalbinden atan, kapı dışarı eden bir özellik taşıyor.

Öyleyse bütün insanlar için nefsin kalbindeki karanlıklardan kurtulmak mümkün müdür? Herkes için mümkündür. Yeter ki o kişi Allah'a ulaşmayı dilesin, mürşidine tâbî olsun ve zikirlerini arttırarak, yavaş yavaş da olsa arttırarak ki; bu negatif bir değer taşımaz, uzun bir devirde de hedeflere ulaşılabilir, kısa bir devirde de hedeflere ulaşılabilir. Allahû Tealâ ister ki; hedeflere ulaşılsın. Zaman mefhumu bu konuda önem taşımıyor.

Sevgili kardeşlerim! Bütün insanlar için Allah'ın istediği şey; insanların mutluluğudur, huzur içinde yaşamasıdır ve hepiniz bu istikamette insanlara yardımcı olabilirsiniz. Neden bunu söylüyoruz, söylemek gereğini duyduk? Çünkü zamanımızda İslâm, İslâm’ın 5 şartına indirgenmiştir: Namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek, hacca gitmek ve kelime-i şahadet getirmek. Görüyorsunuz ki; bunların arasında zikir yok.

Zikir yoksa manevi tekâmül de yok sevgili kardeşlerim! Manevi gelişme yok. Bir insanı manevi gelişmeye götürecek faktör zikirdir. Ancak zikirdir ki; o kişinin nefsinin kalbine Allah’ın katından nurları getirecektir. Ve kişi zikrini arttırdıkça, nurlar o kişinin kalbine adım adım yerleşecektir. Daimî zikre ulaştığı zamansa nefsinin kalbinde hiç karanlık kalmayacaktır. Bütün insanlar için Allahû Tealâ istiyor ki; herkes Allah'ın bu güzelliklerini gerçekleştirsin de nefsini Allah'ın nurlarıyla doldursun.
 
Allah razı olsun.

Benzer konular