Allah biz insanları eşref-i mahlûk olarak yaratmış. Allah'ın bu şerefine lâyık olabilmek için neler yapmalıyız?

Anasayfa » Ana Sayfa » Eşref-i Mahlukât » Allah biz insanları eşref-i mahlûk olarak yaratmış. Allah'ın bu şerefine lâyık olabilmek için neler yapmalıyız?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Allah biz insanları eşref-i mahlûk olarak yaratmış. Allah'ın bu şerefine lâyık olabilmek için neler yapmalıyız?

Yapılması lâzımgelen şey hacet namazını kılıp, mürşidini Allah'tan sormak. Bununla başlar. Allah hacet namazını kılan kişiye birincide göstermese bile ikincide veya üçüncüde mutlaka mürşidini gösterecektir. Kişi o mürşide veya onun bir yardımcısına ulaşıp, tâbî olmak imkânının sahibi olacaktır.

İşte sevgili kardeşlerim, can dostlarım, gönül dostlarım! Bütün insanlar için Allahû Tealâ’nın hedefi açık ve kesindir. İstiyor ki; herkes Allah'a ulaşmayı dilesin. İstiyor ki; her Allah'a ulaşmayı dileyen kişi Allah'tan mürşidini sorsun ve Allah'ın kendisine gösterdiği mürşide veya onun kendi bulunduğu yerde mevcut olan bir vekiline tâbî olsun. Ne olur tâbî olursa? Tâbî olursa onun da ruhu vücudundan ayrılıp, Allah'a doğru yola çıkacaktır. Ve bu kişi kendine düşenleri yaparsa, namazlarını da kılacaktır muntazaman, zikirlerini yapacaktır ve her geçen gün biraz daha mutlu olacaktır. Çünkü nefsinin kalbindeki afetler her gün biraz biraz azalacaktır. Afetlerin yerini hasletler dolduracaktır ve kişi, hasletler arttıkça mutluluğu her geçen gün biraz daha üst seviyede yaşayacaktır.

Bütün insanlar için Allahû Tealâ’nın istediği şey bu hedeflere ulaşmaktır. Allahû Tealâ dînimize İslâm dîni diyor. İslâm; teslim olan demektir. Yani ‘teslim olanların dîni’ diyor. Bizim dînimiz Allah'a teslim olanların dînidir; İslâm dîni. Kur'ân-ı Kerim İslâm dîninin temelini teşkil eder ve Allahû Tealâ, İslâm dîninin bütün esaslarını Kur'ân-ı Kerim’e yerleştirmiştir.

Sevgili kardeşlerim! Allahû Tealâ için bütün insanlar hedeflerine ulaşmakla vazifeli olduklarını hissetmelidirler. Buna gerçekleştirmeye çalışmalıdırlar ki; mutluluğu yaşayabilsinler.

Sevgili kardeşlerim! Mutluluk bütün insanlara Allahû Tealâ’nın açık bir kapısıdır. O kapıdan girenler mutlaka mutluluğu yaşarlar. Bu, Allah'a ulaşmayı dilemeyi ifade eder. Sonra hacet namazını kılıp, Allah'tan mutlaka mürşidini sorması gerekir bu kişinin ve Allah'ın kendisi için uygun gördüğü mürşidi hacet namazını kılarak, boy abdesti alır, hacet namazını kılar, Allah'tan sorar. Ve bu kişi Allah'ın kendisine gösterdiği mürşide veya mürşidin kendisinin bulunduğu yerdeki bir vekiline ulaşarak tövbesini gerçekleştirir. İşte o kişinin ruhu o zaman, o kişi mürşidine veya mürşid vekiline tâbî olduğu zaman ruhu vücudundan ayrılarak Allah'a doğru yola çıkan kafileye o da katılır ve 7-8 aylık bir devrede o kişinin de ruhu Sidretül Münteha’ya ulaşır. Oradan Allah'a ulaşır ve kişi ermiş hüviyetine ulaşır. O zaman o kişi; “Her şey çok mu güzel, yoksa bana mı öyle geliyor?” demeye başlar.

Allah razı olsun.

Benzer konular