İslâm’ın 5 şartı bizi Allah’a ulaştırmaz mı? Bu dilek tam olarak nedir?

Anasayfa » Ana Sayfa » Ruhun Allah'a Ulaşması » İslâm’ın 5 şartı bizi Allah’a ulaştırmaz mı? Bu dilek tam olarak nedir?
share on facebook  tweet  share on google  print  

İslâm’ın 5 şartı bizi Allah’a ulaştırmaz mı? Bu dilek tam olarak nedir?

Bakalım:

* Namaz kılmak; 1.
* Oruç tutmak; 2.
* Zekât vermek; 3.
* Hacca gitmek; 4.
* Kelime-i şahadet getirmek; 5. İslâm’ın 5 şartı.

Sevgili kardeşlerim! Biz size soruyoruz şimdi; dînimizin adı ne? Dînimizin adını hepiniz çok iyi biliyorsunuz, İslâm. İslâm ne demek? İslâm, “teslim olan” demek. Teslimlere  baktığımız zaman;

1- Ruhun teslimi,
2- Fizik bedenin teslimi,
3- Nefsin teslimi,
4- Ve iradenin teslimi olarak 4 tane teslim koymuş Allahû Tealâ Kur'ân-ı Kerim’e.

Oysa insanlar diyorlar ki: “İslâm’ın şartı 5’tir. Namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek, hacca gitmek, kelime-i şahadet getirmek biz bunların hepsini yapıyoruz. O zaman görevimizi tamamlıyoruz demektir.” Hiç kimse Allahû Tealâ’nın emirlerine karşı çıkamaz. Allahû Tealâ namaz kılmanın, oruç tutmanın, zekât vermenin, hacca gitmenin, kelime-i şahadet getirmenin ötesinde dînimize bir isim vermiş.

Dînimizin adı; İslâm dîni. Şimdi bakalım; namaz kılmak var, oruç tutmak var,  zekât vermek var, hacca gitmek var, kelime-i şahadet getirmek var. Hani İslâm? Teslim olmak nerede? Tekrar sayıyorum; namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek, hacca gitmek, kelime-i şahadet getirmek. Nerede teslim olmak sevgili kardeşlerim? Dînimizin adı, teslim. Bir dünya imparatorluğu kuran Osmanlı’ya baktığımız zaman, padişahtan en küçük asker standardına kadar herkes tasavvuftandı. Onlar, atalarımız öyle yaşadılar; tasavvufta yaşadılar. Dünya hâkimiyetini kurdular. Arkasında hep Allah vardı.

Sevgili kardeşlerim! Bizlerin de öyle olması lâzım. Allah için yaşamamız lâzım. Ve Allahû Tealâ diyor ki Kur'ân-ı Kerim’de:

"ve le zikrullâhi ekber."
 
29/ANKEBÛT-45: Utlu mâ ûhıye ileyke minel kitâbi ve ekımıs salâte, innes salâte tenhâ anil fahşâi vel munker(munkeri), ve le zikrullâhi ekber(ekberu), vallâhu ya’lemu mâ tasneûn(tasneûne).
Kitaptan sana vahyedilen şeyi oku ve salâtı ikâme et (namazı kıl). Muhakkak ki salât (namaz), fuhuştan ve münkerden nehyeder (men eder). Ve Allah’ı zikretmek mutlaka en büyüktür. Ve Allah, yaptığınız şeyleri bilir.


ve:
Ve

le: Mutlaka
zikrullahi: Allah’ın ismini “Allah, Allah, Allah, Allah, Allah…” diye sesle veya sessiz “Allah, Allah, Allah, Allah, Allah…” diye sessiz tekrar etmek.
ekber: Daha büyüktür, bütün ibadetlerden daha büyüktür.” diyor Allahû Tealâ.

“En büyük ibadet, zikirdir.” Neden acaba? Allahû Tealâ niçin böyle diyor? Çünkü nefsimizin kalbine Allah’ın nurlarını taşıyan tek faktör budur, zikir. “Allah, Allah, Allah, Allah, Allah, Allah…” diye sesli zikir veya “Allah, Allah, Allah, Allah, Allah, Allah…” diye sessiz zikir. Sesli de olsa sessiz de olsa her ikisi de aynı hedefi sağlar.

Sevgili kardeşlerim! İnsanları Allah’a davet edin. Onların mutlu olmasını sağlayın. Allahû Tealâ’nın istediği şeye dikkatle bakın! Ne istiyor Allahû Tealâ? O hepinizin mutlu olmasını istiyor ve dînimizin adı, İslâm. İslâm, “teslim olan” demek. Kişinin,

1- Ruhunu,
2- Fizik bedenini,
3- Nefsini,
4- Ve iradesini Allah’a teslimi Allahû Tealâ’nın temel emridir.

Ve şimdi zamanın İslâm davranışlarına bakıyoruz; namaz kılmak var, oruç tutmak var, zekât vermek var, hacca gitmek var, kelime-i şahadet getirmek var. “İslâm’ın şartı 5’tir.” diyor dîn adamlarımız. “Namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek, hacca gitmek, kelime-i şahadet getirmek.” Biz de onlara soruyoruz: “Hay Allah razı olsun!” diyoruz. “Yalnız biz dînimizin adının İslâm olarak biliyoruz. İslâm da “teslim olan” demek. Acaba siz namaz kılarak, oruç tutarak, zekât vererek, hacca giderek, kelime-i şahadet getirerek neyinizi Allah’a teslim ettiniz?

1- Ruhunuzu mu?
2- Fizik bedeninizi mi?
3- Nefsinizi mi?
4- İradenizi mi?

Neyini Allah’a teslim ettin ey benim azîz kardeşim?

Sevgili kardeşlerim! İblisin İslâm âlemine attığı en büyük sıkıntı budur. Osmanlı İmparatorluğu boyunca bütün padişahlar tasavvuftandı. Her birinin başında Allahû Tealâ’nın bir resûlü mutlaka vardı.

Sevgili kardeşlerim! Öyleyse onlar İslâm’ı yaşadılar. Hepimiz için aynı şey söz konusudur. Mutlaka bir mürşide ulaşıp, tâbî olmak.

Sevgili kardeşlerim! Hepimiz için bu Allahû Tealâ’nın temel farzıdır. İşte yapmanız lâzımgelen şey o: Bir mürşide ulaşmak ve tâbî olmak… Bu mürşidin kim olduğunu kendiniz seçemezsiniz sevgili kardeşlerim. Boy abdesti alacaksınız, hacet namazını kılacaksınız ve Allah’tan soracaksınız. Allahû Tealâ size mürşidinizin kim olduğunu birincide olmasa bile en geç üçüncü defa sorduğunuzda mutlaka belirtecektir. O zaman o mürşide veya o mürşidin sizin bulunduğunuz bölgede bulunan bir vekiline ulaşıp, tâbî olmanız yeterlidir. Boy abdesti alacaksınız, mürşidinize ulaşacaksınız ya da mürşid vekiline tâbî olacaksınız, ruhunuz vücudunuzdan ayrılacak, 7-8 aylık bir devrenin içinde ruhunuzu mutlaka Allah’a, Allah ulaştıracak. Allahû Tealâ buyuruyor ki:

“Kim Bana ulaşmayı dilerse, Biz onu Kendimize ulaştırırız.” buyuruyor.

42/ŞÛRÂ-13: Şeraa lekum mined dîni mâ vassâ bihî nûhan vellezî evhaynâ ileyke ve mâ vassaynâ bihî ibrâhîme ve mûsâ ve îsâ, en ekîmûd dîne ve lâ teteferrakû fîhi, kebure alâl muşrikîne mâ ted’ûhum ileyhi, allâhu yectebî ileyhi men yeşâu ve yehdî ileyhi men yunîb(yunîbu).
(Allah) dînde, onunla Hz. Nuh’a vasiyet ettiği (farz kıldığı) şeyi (şeriati); “Dîni ikame edin (ayakta, hayatta tutun) ve onda (dînde) fırkalara ayrılmayın.” diye Hz. İbrâhîm’e, Hz. Musa’ya ve Hz. İsa’ya vasiyet ettiğimiz şeyi Sana da vahyederek, size de şeriat kıldı. Senin onları, kendisine çağırdığın şey (Allah’a ulaşmayı dileme) müşriklere zor geldi. Allah, dilediğini Kendisine seçer ve O’na yöneleni, Kendisine ulaştırır (ruhunu hayatta iken Kendisine ulaştırır).


Öyleyse Allahû Tealâ bu konuda söz vermiştir. Sözünü tutmaması mümkün değildir.

Allah razı olsun sevgili kardeşlerimiz.

Benzer konular