Osmanlı da herkes Allah'a ulaşmayı dilemişti. Ne olmuş da bu dilek Osmanlı’dan bugüne kadar unutulmuş?

Anasayfa » Ana Sayfa » Allah'a Ulaşmayı Dilemek » Osmanlı da herkes Allah'a ulaşmayı dilemişti. Ne olmuş da bu dilek Osmanlı’dan bugüne kadar unutulmuş?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Osmanlı da herkes Allah'a ulaşmayı dilemişti. Ne olmuş da bu dilek Osmanlı’dan bugüne kadar unutulmuş?

Unutulmasının arkasında insanların Allah'a olan hedeflerinin kaybolması geliyor. Osmanlı imparatorluğu boyunca bütün ordu tasavvuftandı. Osmanlı imparatorluğu boyunca bütün işyerleri, ticaret yapanlar tasavvuftandı. Aklınıza gelen her çalışma standardı tasavvuftandı. İlkokuldan itibaren, ilkokulda başlayan bir manevi bilgiler dizaynı çocuklara mutlaka işlenirdi. Ve çocuklar böyle büyürlerdi. Tasavvufu çocukluklarından itibaren öğrenerek ve bunu gerçekleştirerek. Her anne baba, çocuğunun da kendisiyle beraber namaz kılması için onlara yardımcı olurdu. Sevgi, konunun temeliydi. Osmanlı imparatorluğu boyunca bu hep böyle devam etti sevgili kardeşlerimiz!
 
Bütün padişahların bir lalası mutlaka olurdu. Yani onlara dîni talim ettiren, dînin standartlarını öğreten, kendisine tâbî oldukları, Allah'ın emirleri istikametinde Allah ile olan ilişkiler açısından kendisine tâbî oldukları bir lalaları olurdu. Lala onlara İslâm'ın bütün özelliklerini adım adım öğretirdi. Onlar padişah olduğu zaman Allahû Tealâ'nın bu emirlerini hepsi çoktan bütünüyle kavramış durumda olurdu. Bunlar, Allahû Tealâ'nın emirlerini bütün boyutlarıyla yerine getirmenin huzurunu ve mutluluğunu bir ömür boyunca yaşarlardı.
 
Sevgili kardeşlerim! Bütün insanlar için Allahû Tealâ'nın istediği budur: Allah'tan kopmamak. Allah ile bile olmak, beraber olmak. Kişi eğer zikirlerini arttırabilirse Allah ile konuşabildiğini de görecektir. İşte hayatının en güzel tarafı budur sevgili kardeşlerim! Allah ile konuşmak yetkisinin sahibi olmak. Herkes buna sahip olabilir ama sabırla zikirlerini arttırmak suretiyle.
 
Sevgili kardeşlerim! Zikir yani “Allah, Allah, Allah, Allah, Allah, Allah...” diye Allah kelimesini sesle söylemek veya “Allah, Allah, Allah, Allah, Allah, Allah...” diye Allah kelimesini sessiz söylemek veya dilini de (dişlerinin arkasında olduğu için dili görünmüyor) o da onu da kullanarak “Allah” kelimesini başkalarının hissedemeyeceği bir şekilde tekrar etmek o da zikirdir. Sevgili kardeşlerim! Önemli olan insanın Allah'ı düşünmesi ve Allah ismini zikretmesidir. İşte bunun adı zikirdir. “Allah” kelimesinin o kişi tarafından sesle söylenmesi: “Allah, Allah, Allah, Allah, Allah...” Sessiz söylenmesi veya bunun da hissedilmemesi standartları içinde dilini dahi kımıldatmadan “Allah” kelimesini kişinin içinden söylemesi. Allahû Tealâ bunu da zikir olarak kabul ediyor ve onun da sevabı mevcut hamdolsun.
 
Sevgili kardeşlerim! Allahû Tealâ Kur'ân-ı Kerim'inde buyuruyor ki:

“ve le zikrullâhi ekber.”
 
ve: ve.
le: mutlaka.
zikrullâh: Allah kelimesinin “Allah, Allah, Allah, Allah, Allah...” diye sesli tekrar edilmesi veya “Allah, Allah, Allah, Allah...” diye sessiz söylenmesi veya dili de kımıldatmadan Allah kelimesinin iç dünyasında söylenmesi; Allahû Tealâ tarafından 3 de kabul edilir.
 
Sevgili kardeşlerim! Allahû Tealâ'nın emri nedir? Allahû Tealâ zikrin her boyutunu istiyor. Zikir, çok zikir, daimî zikir. 3'ü de farz. Peki, insanlar çok zikri ve daimî zikri yapamazlarsa onlar günaha mı girerler? Hayır, sevgili kardeşlerim! Sadece onun derecatını kazanamazlar. Öyleyse hepimiz için söz konusu olan şey, Allah'ın bizi mutlu etmesi. Allahû Tealâ her zaman hazırdır sevgili kardeşlerim! Ne zaman Allah'a müracaat etsek Allahû Tealâ mutlaka bize bir kapı açar. Ne zaman bizler Allahû Tealâ'dan yardım istesek Allahû Tealâ'nın o yardımı bize ulaştıracağını göreceğiz. Bu ulaştırma süresi kısa olur, uzun olur ama kişi lâyıksa Allahû Tealâ mutlaka onu o istikamette o hedefe götürür.
 
Allah razı olsun.

Benzer konular