Bazı hocalar tâbiiyetin zorunlu olmadığını ve isteyenin tâbî olabileceğini söylüyorlar. Mürşide tâbî olmadan İslâm’ı yaşayabilir miyiz?

Sual çok güzel. Mürşide tâbî olmadan İslâm’ı yaşayabilir miyiz? Hayır, yaşayamayız sevgili kardeşlerim.

İslâm, “teslim olan” demek. Hiç kimse bir mürşide tâbî olmadan ruhunu Allah’a ulaştıramaz. Öyleyse ulaştırabilmesi için hacet namazını kılacak, mürşidini Allah’tan soracak, Allah’ın kendisine gösterdiği mürşide veya onun bir vazifeli kendi çevresinde bulununan bir vekiline ulaşarak mutlaka tâbî olacak.. Boy abdesti alacak, mürşidine ulaşacak ve tâbî olacak. İşte bu tâbiiyetle beraber, onun ruhu vücudundan ayrılır, 7-8 aylık bir devrenin sonunda Allah’a ulaşır. Bu, o kişinin ermiş evliya olmasıdır. Kişi, ruhunu Allah’a ölmeden evvel ulaştırmıştır.

Belki şimdi bir çok kişi: “Ölmeden evvel ruh Allah’a ulaşırsa insan ölür.” diye düşünür. Hiç alâkası yok sevgili kardeşlerim! Alâkası olsaydı, şimdi biz burada konuşamazdık. Ama konuşuyoruz, gördüğünüz gibi hayattayız ve ruhumuzu hamd olsun ki; Allah’a teslim ettik.

Öyleyse sevgili kardeşlerim, Allah’ın kanunları var. İnsanların palavraları Allah’ın kanunlarına tesir edemez.

Allah razı olsun.