Bazıları rüya ile amel edilemeyeceğini söylüyorlar. Ama ‘Allah Yusuf Peygamber’e rüya ilmi vermişti.’ diye biliyorum. Gerçekten bu doğru mudur? Rüya ile Allah’tan bir işaret alınamaz mı?

Anasayfa » Ana Sayfa » Rüya » Bazıları rüya ile amel edilemeyeceğini söylüyorlar. Ama ‘Allah Yusuf Peygamber’e rüya ilmi vermişti.’ diye biliyorum. Gerçekten bu doğru mudur? Rüya ile Allah’tan bir işaret alınamaz mı?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Bazıları rüya ile amel edilemeyeceğini söylüyorlar. Ama ‘Allah Yusuf Peygamber’e rüya ilmi vermişti.’ diye biliyorum. Gerçekten bu doğru mudur? Rüya ile Allah’tan bir işaret alınamaz mı?

Rüya ile Allah’tan işaret alınabilir. Ama bu işaretin ne olduğunu bilmek temel şarttır. Eğer kişi Allahû Tealâ ile konuşuyorsa zaten gördüğü rüyayı Allahû Tealâ’ya soracaktır, cevabını da alacaktır.

Sevgili kardeşlerim! Bütün insanlar için Allahû Tealâ onların mutlu olmasını ister. Ama kişi kendine düşenleri yapmadıkça mutluluğu yaşayamaz. Bildiğiniz gibi 7 tane safha var:

• Allah’a ulaşmayı dilemek (1)
• Ondan sonra hacet namazını kılıp mürşidini Allah’tan sormak, Allah’ın gösterdiği mürşide ulaşıp, tâbî olmak… Ve ruh burada vücuttan ayrılıyor. (2)
• Vücuttan ayrılan ruhun Allah’a ulaşması (3)
• Fizik bedenin teslimi (4)
• Nefsin teslimi (5)
• Muhlis olmak (6)
• İradeyi Allah’a teslim etmek (7)

7 tane gök katı, 7 tane safha bunların, bu 7’li sistemin her birisi ayrı bir muhteva taşır. İnsanlar ne yazık ki İslâm âleminde bir korkunç hataya düşmüşlerdir. Ve İslâm’ı, İslâm’ın 5 şartına indirgemişlerdir. Gerçekten,

1.Namaz kılmak
2.Oruç tutmak
3.Zekât vermek
4.Hacca gitmek
5.Kelime-i şahadet getirmek; hepsi de farzdır. İslâm’ın 5 şartı…

Ama İslâm’ın bu 5 şartıdır sadece. Allahû Tealâ’nın Kur’ân-ı Kerim’i 7’li sistem üzerine kurulmuştur. 7 tane gök katı, 7 tane yer katı, 7 tane deniz katı; denizde de 7 tane safha var, katlar var. Allahû Tealâ boş yere bir şey yapmaz sevgili kardeşlerim! Ve o zaman baktığımız zaman tamam. Namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek, hacca gitmek, kelime-i şahadet getirmek; hepsi farz. Ama hani bizim dînimizin adı neydi? İslâm dîni. Hani teslimler? Yok.

1. Namaz kılmak var.
2. Oruç tutmak var.
3. Zekât vermek var.
4. Hacca gitmek var.
5. Kelime-i şahadet getirmek var.

İşte İslâm’ın 5 şartı. Ve ne yazık ki yüzlerce dîn adamı bu safsataya inanmış durumda sevgili kardeşlerim! Bizim kardeşlerimiz onlara gidip de Kur’ân âyetleriyle ispat ettikleri zaman,

6.şartın Allah’a ulaşmayı dilemek olduğunu,
7.şartınsa ruhun, vechin, nefsin ve iradenin Allah’a teslimi olduğunu, onlara anlattıkları zaman ötekiler buna başlangıçta itiraz ediyorlar.

O zaman da bizim kardeşlerimiz soruyor: “Sevgili kardeşlerim! Ayıp olmazsa sorabilir miyim acaba? Senin dîninin adı ne? İslâm dîni değil mi? İslâm dîni demek, Allah’a teslim dîni değil mi? Aksini söyleyebilir misin? Eğer teslimse senin ruhun var, senin fizik vücudun var, senin nefsin var, senin iraden var. Bunların hepsini Allah’a teslim etmeye görevli kılındın. Teslim edersin, etmezsin; o senin bileceğin iş. Ama Allahû Tealâ bu istikamette açıkça hükmünü koymuş. Bir defa 7 tane safha:

1. Allah’a ulaşmayı dilemek
2. Mürşide tâbiiyet
3. Ruhun Allah’a ulaşması (1. teslim)
4. Fizik bedenin teslimi (2. teslim)
5. Nefsin teslimi (3. teslim)
6. Muhlis olmak ve
7. İradeyi Allah’a teslim etmek (4. teslim)”

Sevgili kardeşlerim!

1. Allah’a ulaşmayı dilemek (1)
2. Mürşide tâbiiyet (2)
3. Ruhun teslimi (3)
4. Fizik bedenin teslimi (4)
5. Nefsin teslimi (5)
6. Muhlis olmak (6)
7. İradeyi Allah’a teslim etmek (7)

7 tane safha. Ama teslimler 4:

1. Ruhun
2. Vechin
3. Nefsin
4. Ve iradenin Allah’a teslimi.

Öyleyse dîn adamlarına baktığınız zaman, onların bunlardan habersiz olduğunu göreceksiniz.

Sevgili kardeşlerim! Sakın bizimle başkalarını aynı standarda koymayın. Biz dînimizi insanlardan öğrenmedik. Biz dînimizi Allah’tan öğrendik. Öyleyse her zaman da sormak imkânının sahibiyiz Yüce Rabbimiz’e. Her an onunla konuşmak imkânının hamdolsun ki, Allahû Tealâ sahibi kıldı bizi.

Öyleyse hepinizin görevi var. Dîninizin adını hiç unutmayacaksınız. Dîninizin adı İslâm dîni; yani teslim dîni. Neyinizi teslim ettiniz?

• Ruhunuzu Allah’a teslim etmeniz; 1. teslim.
• Fizik beden; 2.
• Nefsinizi teslim; 3.
• İradenin teslimi; 4.

4 tane teslimle vazifeli kılınmışsınız hepiniz: Ruhun, vechin, nefsin ve iradenin Allah’a teslimi.

Sevgili kardeşlerim!

“Bu teslimleri gerçekleştirmeyiz. Bize İslâm’ın 5 şartı öğretildi: Namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek, hacca gitmek, kelime-i şahadet getirmek öğretildi. Biz de bunu yapıyoruz, gerçekleştiriyoruz.”

Çok güzel. Hay Allah razı olsun. Ama şimdi sormaz mıyız bu kardeşlerimize “Benim azîz kardeşim! Allahû Tealâ zikri farz kılmış Kur’ân-ı Kerim’de:
 
29/ANKEBÛT-45: Utlu mâ ûhıye ileyke minel kitâbi ve ekımıs salâte, innes salâte tenhâ anil fahşâi vel munker(munkeri), ve le zikrullâhi ekber(ekberu), vallâhu ya’lemu mâ tasneûn(tasneûne).
Kitaptan sana vahyedilen şeyi oku ve salâtı ikâme et (namazı kıl). Muhakkak ki salât (namaz), fuhuştan ve münkerden nehyeder (men eder). Ve Allah’ı zikretmek mutlaka en büyüktür. Ve Allah, yaptığınız şeyleri bilir.


“vele zikrullahi ekber.’ diyor.

“ve: Ve
le: Mutlaka
zikrullah: Allah’ı zikretmek
ekber: Daha büyüktür.” diyor.

Neyden daha büyüktür? Namazdan daha büyüktür. Bu, iradeyi Allah’a teslim edinceye kadar giden bir bütün. Dînimiz İslâm dîni.

• Ruhumuzu Allah’a teslim edeceğiz; (1).
• Fizik vücudumuzu teslim edeceğiz; (2).
• Nefsimizi teslim edeceğiz; (3).
• İrademizi de Allah’a teslim edeceğiz; (4).

Eğer tamamlamak istiyorsak, bu 4 teslimi tamamlamak mecburiyetindeyiz. Ama diyoruz ki: “Biz sadece cennete girmek istiyoruz.” Daha siz sevgili kardeşlerim:

1. Allah’a ulaşmayı dilediğiniz anda Allah’ın 1. kat cennetine Allahû Tealâ sizi kabul ediyor. Ama gerçekten dilemiş misiniz? Bunu duyacağınız mürşid sevgisiyle ölçebilirsiniz.
2. Eğer mürşidinize ulaşırsanız ve ona tâbî olursanız, 2. kat cennetin sahibisiniz.
3. Tâbiiyetten sonra vücuttan ayrılan ruh Allah’a ulaşır; 3. kat cennetin sahibi olursunuz.
4. Fizik bedenin teslimi; 4.
5. Nefsin teslimi; 5.
6. Muhlis olmak; 6.
7. İradeyi teslim etmek, 7. kat cennetin kapısını size açar.

Sevgili kardeşlerim! Bir düşünün. Namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek, hacca gitmek, kelime-i şahadet getirmek; hepsi farz. Ama hiç kimseyi cennete götüremiyor.

• Namaz kılıyor.
• Oruç tutuyor.
• Zekât veriyor.
• Hacca gidiyor.
• Kelime-i şahadet getiriyor.

Ama yok.

• Bir insanın 1. kat cennete girebilmesi, Allah’a ulaşmayı dilemesini gerektirir. Yoksa yok.
• 2. kat cennet mutlaka mürşide tâbiiyeti gerektirir.
• 3. kat cennet ruhun Allah’a teslimini gerektirir.
• 4. kat cennet fizik bedenin teslimini,
• 5. kat cennet nefsin teslimini,
• Muhlis olmak 6. kat cenneti,
• Ve iradeyi de Allah’a teslim etmek 7. kat cenneti ifade eder Kur’ân-ı Kerim’de.

Bunlardan hiç haberi olmayan insanlar, öğretmenleri kendilerine ne öğretmişlerse ki; öğretmenlerin tasavvufla alâkası yok, çok büyük bir kısmının.

Sevgili kardeşlerim! Bunları öğrenip de insanlara; “Ben dînimi biliyorum.” demek, bu ifadeyi kullananlar için bir günahtır. Sevgili kardeşlerim! Dînimizi öğrenmek mecburiyetindeyiz. Dînimiz, ismi hiç unutmayacaksınız; İslâm dîni. Yani teslim dîni. Ve biz bütün insanlar ruhumuzu da fizik bedenimizi de nefsimizi de irademizi de Allah’a teslim etmekle mükellefiz. Teslim etmezsek cehenneme mi gideriz? Hayır, böyle bir şey söz konusu değil. Allah’a ulaşmayı dilemeyenler, onların gidecekleri yer cehennem.

Sevgili kardeşlerim!

• Kim Allah’a ulaşmayı dilemişse, o kişi 1. kat cenneti hak ederek ölür.
• Yaşarsa, mutlaka mürşid sevgisi Allahû Tealâ ona verir. Tâbiiyetini gerçekleştirir; 2. kat cennetin sahibi kişi.
• Ruhunu Allah’a ulaştırır; 3. kat cennet.
• Fizik bedenini teslim eder; 4. kat cennet.
• Nefsini teslim eder; 5. kat cennet.
• Muhlis olur; 6. kat cennet.
• İradesini Allah’a teslim eder; 7. kat cennet.

Bu son safhalar daimî zikri gerektirir. Sevgili kardeşlerim! Hepsi de cennete giriyor. Allahû Tealâ’nın ne kadar büyük bir ni’meti ki; daha bir kişi Allah’a ulaşmayı dilese ama diler dilemez de ölse, bu kişi cehenneme gitmiyor; 1. kat cennetin sahibi.

Allah’ın ne kadar büyük ni’metleri bunlar öyle değil mi sevgili kardeşlerim? Ve en hazini konunun namaz kılan, oruç tutan, zekât veren, hacca giden ve kelime-i şahadet getiren bir insanın gideceği yerin cennet olduğunu zannetmesi. Yani şeytanın öylesine korkunç bir tuzağına düşmüşüz ki sevgili kardeşlerim, İslâm âlemi olarak, bazen ne yapacağımı şaşırıyorum. Bu insanlara ben bunları nasıl anlatabilirim? Allah’ın bana öğrettiklerini, ben onlara nasıl öğretebilirim? İşte şimdi bunu yapıyoruz sevgili kardeşlerim! 7 kat cennetin dağılımı:

1. kat cennete Allah’a ulaşmayı dileyenler ve ölenler girer.
2. kat cennete mürşidine tâbî olup da ölenler girer.
3. kat cennete ruhunu Allah’a ulaştıranlar girer.
4. kat cennete fizik bedenini teslim edenler girer.
5. kat cennete nefsini teslim edenler girer.
6. kat cennete muhlis olanlar girer.
7. kat cennete iradesini de Allah’a teslim edenler girer.

Öyleyse bir bütün görüyoruz sevgili kardeşlerim! Bu bütün sarsılmaz bir bütündür. Niçin sarsılmaz? Çünkü bu ilim bize kendi gayretimizle öğretilmedi. Bu ilim bize Allah tarafından öğretildi. Ve inceleyip de herşeyi Allahû Tealâ yerli yerine oturttuğu zaman, dünyadaki en mutlu insanlardan birisi olduk. Herşey yerli yerine tam olarak oturuyor. 7 kat cennete mukabil 7 tane safha koymuş Allahû Tealâ. Ama ne olmuş? Ama insanlar 7’yi 5’e indirmişler. “İslâm’ın 5 tane şartı vardır.” demişler.

1. Namaz kılmak
2. Oruç tutmak
3. Zekât vermek
4. Hacca gitmek
5. Kelime-i şahadet getirmek

Acaba insanlar bu 5 şartı yerine getirirse Allah’ın cennetine girer mi? Hadi gelin bakalım, ne diyor Allahû Tealâ?

• Allah’a ulaşmayı dilemek; 1. kat cennet.
• Mürşide tâbiiyet; 2. kat cennet.
• Tâbiiyetle beraber vücuttan ayrılan ruhun Allah’a ulaşması; 3. kat cennet.
• Fizik bedenin teslimi; 4. kat cennet.
• Nefsin teslimi; 5. kat cennet.
• Muhlis olmak; 6. kat cennet.
• İradeyi Allah’a teslim etmek; 7. kat cennet.

Ne oldu sevgili kardeşlerim? Allahû Tealâ’nın ortaya koyduğu gerçeklerle İslâm âleminin bugünkü öğreticileri büyük bir farklılık içinde. Biz ilmi Allah’tan aldığımız için hiçbir konuda, hiçbir tereddüdümüz yok. Hepsi Kur’ân âyet-i. Ve 7’li sistem bütün boyutlarıyla oturuyor. İslam’ın şartı 5 değildir, 7’dir. Ve şeytan en önemlisini devre dışı bıraktırmış:

• Allah’a ulaşmayı dilemek ve teslimler…

Sevgili kardeşlerim! Sormaz mıyız biz bu adamlara: “Senin dîninin adı ne sevgili kardeşim? İslâm dîni değil mi? İslâm dîni ise bu İslâm dîni teslim dîni değil mi? Teslim dîni ise o zaman sen İslâm’ın 5 tane şartını yerine getirerek acaba neyini Allah’a teslim ettin? Hiçbir şeyini teslim etmeden Allah’ın cennetine girebilecek misin? Namaz kılarak, oruç tutarak, zekât vererek, hacca giderek, kelime-i şahadet getirerek?”

Bakıyoruz sevgili kardeşlerim:

• Allah’a ulaşmayı dilemek; 1. safha.
• Mürşide tâbiiyet; 2. safha.
• Ruhun Allah’a ulaşması; 3.
• Fizik bedenin teslimi; 4.
• Nefsin teslimi; 5.
• Muhlis olmak; 6.
• İradeyi Allah’a teslim etmek; 7.

Tam 7 tane safha ve 7 tane cennet... Herşey tam olarak yerli yerine oturuyor. Bu insanlardan kim bizim söylediklerimizi bir yanlış değerlendirmeyle değerlendirirse, bize ulaşsın da biz ona âyetlerle anlatalım, Allahû Tealâ’nın hakikatlerini. Siz de anlatın sevgili kardeşlerim! Onları da kurtarın. O zavallı insanlar İslâm’ın 5 şartıyla cehennemden kurtulacaklarını zannediyorlar: Namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek, hacca gitmek, kelime-i şahadet getirmek; hepsi farz mı? Hepsi de farz. Ama bu 5 tane şart hiç kimseyi cehennemden kurtaramaz.

Allahû Tealâ’nın en büyük ibadet olarak gösterdiği zikir bunların arasında yok. Allahû Tealâ diyor ki:
 
29/ANKEBÛT-45: Utlu mâ ûhıye ileyke minel kitâbi ve ekımıs salâte, innes salâte tenhâ anil fahşâi vel munker(munkeri), ve le zikrullâhi ekber(ekberu), vallâhu ya’lemu mâ tasneûn(tasneûne).
Kitaptan sana vahyedilen şeyi oku ve salâtı ikâme et (namazı kıl). Muhakkak ki salât (namaz), fuhuştan ve münkerden nehyeder (men eder). Ve Allah’ı zikretmek mutlaka en büyüktür. Ve Allah, yaptığınız şeyleri bilir.


“ve: Ve
le: Mutlaka
zikrullahi:
Allah’ı zikretmek
ekber:
Daha büyüktür.” diyor Allahû Tealâ.

Burada başka birçok şeyleri devreye sokarsak, “en büyüktür” mânâsını da çıkartıyoruz. Allah’ı zikretmek en büyük ibadettir. Allah kelimesini “Allah, Allah, Allah, Allah…” diye söylersek, bu en büyük ibadet oluyor. Acaba neden? Neden Allahû Tealâ buna en büyük ibadet diyor? Çünkü bir insanın kalbine Allah’ın nurlarının taşınabilmesi bu kelimeyi tekrarla mümkün. “Allah, Allah, Allah, Allah, Allah, Allah, Allah…” Allah’ın ismini zikretmek, Allah kelimesini zikretmek o kişinin nefsinin kalbine Allah tarafından nurların ulaşmasını temin ediyor. Ve ulaşan nurlar o kişiyi mutlu kılıyor.

Sevgili kardeşlerim! Bütün insanlar için Allahû Tealâ kurtuluşu icap ettirecek şeyleri Tevrat’a da koymuş, İncil’e de koymuş, Kur’ân-ı Kerim’e de koymuş, indiriliş sırasına göre. Ama insanlar hepsini unutmuşlar. İşte bir koskocaman İslâm âlemi... “İslâm’ın 5 tane şartı vardır.” diyor adam. Hiç çekintisi filan yok. “Namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek, hacca gitmek, kelime-i şahadet getirmek.”

Oysaki insanın kalbine Allah’ın nurlarını taşıyan ve böylece nefsin kalbindeki afetleri kapı dışarı eden, yerine Allah’ın nurlarını koyan sistemin adına “zikir” diyoruz. Ancak “Allah” kelimesinin tekrarıdır ki; “Allah, Allah, Allah, Allah, Allah, Allah,…” diye bunu istersek yüksek sesle yapalım. İstersek “Allah, Allah, Allah, Allah, Allah, Allah,…” diye sessiz yapalım. Netice değişmez. İkisi de Allahû Tealâ tarafından kabul edilir. Hatta dilinizi kımıldatmadan, iç sesinizle kalbinizden “Allah” kelimesini söylemeniz bile geçerli. Ama varken, “Allah” kelimesinin net olarak sizin de duyabileceğiniz bir şekilde veya kendi kendinize söylerken, “Allah, Allah, Allah, Allah, Allah,…” diye söylemek söz konusuyken, imkân dahilindeyken neden ötekini yapalım? Öyle yaparız. Ya “Allah, Allah, Allah, Allah,…” diye Allah kelimesini sesle söyleriz ya da “Allah, Allah, Allah, Allah,…” diye fısıltıyla söyleriz. İkisi de geçerli. Ve nefsimizin kalbine Allah’ın nurları yağar, yağar, yağar.

Sevgili kardeşlerim! Allahû Tealâ istiyor ki; herkes mutlu olsun. Mutlulukla nefsin kalbindeki afetlerin yok olması arasında tam bir denge vardır. Afetleri “% ne kadar” yok ettiniz? %50 diyelim. Siz %50 mutlu bir insansınız. Bütün insanlar için Allah’ın kanunu budur. Onun için Allahû Tealâ:

• “Zikir” diyor.
• “Çok zikir” diyor.
• Bir de “Daimî zikir” diyor.

Daimî zikri de farz kılmış. Dünyadaki en mutlu insanlar daimî zikrin sahipleridir. Çünkü nefslerinin kalbinde afet sıfırdır. Daimî zikir o kişinin nefsinin kalbinde hiç bir afet bırakmaz. O kişi hep böyle ağızını açıp da “Allah, Allah, Allah, Allah,…” diye “Allah” kelimesini tekrar etmez. Ona Allahû Tealâ iç sesiyle tekrar etmeyi öğretmiştir. Allah öğretmiştir. Aynı şey, Allah kelimesinin iç sesinizde tekrarı… Ama başkaları bunu anlayamaz. Anlaması da gerekmez. Yoksa bir insan özellikle bunu anlasınlar diye yaparsa bu bir gösteri olur. Yakışmaz bizlere sevgili kardeşlerim! Hiç kimseye bir gösteri yapmak mecburiyetinde değiliz. Öğünmek mecburiyetinde de değiliz. Ama görevimizi Allahû Tealâ bize en üst seviyede yapmayı nasip kıldı. Ne kadar hamd etsek şükretsek azdır ki; Allahû Tealâ bizi daimî zikrin sahibi kıldı.

Öyleyse sevgili kardeşlerim! Herkes bizi Allah’tan sormalı: “Acaba biz, bu Devrin İmamı mıyız? Biz neyiz? Kimiz?” Boy abdesti alıp, hacet namazını kılıp bizi Allah’tan soranlar doğru cevabı alırlar Allahû Tealâ’dan. İnanmazlar. Bir defa daha kılarlar. Bir defa daha aynı cevabı alırlar. Bir defa daha kılarlar. Bir defa daha aynı cevabı alırlar. Allahû Tealâ sadece doğruyu söyler. Allahû Tealâ emrini verir. İnsanlara gelince, onlar dilerlerse Allah’ın emrini yerine getirirler, dilerlerse getirmezler. Yerine getirenler Allah’tan mükâfat alırlar. Getirmeyenler de ne yazık ki ceza almak mecburiyetindeler.

Sevgili kardeşlerim! Ne kaybederiz ki, Allah’ın emirlerini yerine getirsek, Allahû Tealâ’nın cennetini garanti etsek? Ne kaybederiz ki sevgili kardeşlerim? Ama bize dînimizi unutturmak isteyenler her zaman var olmuştur, var olacaktır. Ama onlar hiçbir zaman bunu başaramayacaklardır. Mutlaka bir kısım insan Allah’tan emirleri almakta devam edeceklerdir. Hiç kimse Allah’a karşı çıkamaz. Allah’a karşı çıkıp da galip gelmesi hiçbir şekilde mümkün değildir. Allah’a karşı çıkanlar, Allah’ın emirlerine rağmen, Allah’ın emirlerini yapmayıp kendi bildiklerini yapanlardır. Allahû Tealâ:

•“Allah’a ulaşmayı dileyin.” diyor.
•“Mürşidinize tâbî olun.” diyor.
•“Ruhunuzu Bana ulaştırın.” diyor.
•“Fizik bedeninizi teslim edin, nefsinizi teslim edin, muhlis olun, iradenizi Bana teslim edin.” diyor.

• Daha bir insan Allah’a ulaşmayı dilediği an 1. kat cennetin sahibidir. Böyle bir insan mutlaka mürşid sevgisi duyacaktır kalbinde.
• Ve Allah’tan soracaktır mürşidini, o mürşide ulaşıp tâbî olacaktır. Tâbî olduğu an 2. kat cennetin sahibidir ve ruhu mutlaka vücudunu terk eder. Allah’a doğru giden kafileye katılır.
• 7-8 ayda bu kişi zikrini arttırarak ruhunu Allah’a mutlaka Allah ulaştırır. Ne oldu? Bu kişi ermiş evliya oldu. Ruhu Allah’a ermiş bir kişi; 3. kat cennet.
• Sonra muhlis olur; 4. kat cennet.
• Sonra Allahû Tealâ’nın emirlerini yerine getirir. 6. ve 7. kat cennetlere de ulaşır.

Ruhunu, vechini, nefsini ve iradesini Allah’a teslim eden bir kişi 7. kat cennetin sahibidir.

Allah razı olsun.

Benzer konular