Mürşide tâbî olmadan zikir yapabilir miyiz? Yaparsak bize faydası olur mu?

Anasayfa » Ana Sayfa » Mürşid » Mürşide tâbî olmadan zikir yapabilir miyiz? Yaparsak bize faydası olur mu?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Mürşide tâbî olmadan zikir yapabilir miyiz? Yaparsak bize faydası olur mu?

Zikir herkese faydası olan bir müessesedir. Ama faydanın vasıfları ya da faydanın gücü, kişinin Allah yolundaki gayretine bağlıdır. Yani Allah’a ulaşmayı dileyen bir kişinin bu noktadaki standardıyla mürşidine tâbî olan ve bu sebeple ruhu Allah’a doğru yola çıkan bir kişinin sahip olduğu hüviyet farklıdır. Bu yola çıkan kişinin ruhu Allahû Tealâ’ya ulaşmışsa mürşidine tâbî olan bir kişiyle ruhu Allah’a ulaşan kişinin durumu farklıdır. Bu neyin teslimidir? Ruhun teslimidir. Sonra kişi fizik vücudunu teslim edecektir. Daha üst makama çıkacaktır. Sonra nefsini teslim edecektir. Daha üst makama çıkacaktır. Sonra muhlis olacaktır. Daha üst makama çıkacaktır. En sonunda iradesini de Allah’a teslim edecek ve Adn cennetine kavuşmak sırrının sahibi olacaktır.

Sevgili kardeşlerim! Allahû Tealâ, acaba neden 7 tane cennet ismi veriyor Kur’ân-ı Kerim’de? Çünkü her birisi o yolun yolculuğunun, merdivenin bir basamağı. Bütün insanlar için Allahû Tealâ istiyor ki; herkes Allah’a ulaşmayı dilesin. Herkes mürşidine tâbî olsun da ruhu vücudundan ayrılsın, Allah’a ulaşsın. Sonra fizik vücudunu teslim etsin. Sonra nefsini teslim etsin. Sonra muhlis olsun. Sonra iradesini de Allah’a teslim etsin de en üst cennetlere; Adn cennetlerine ulaşsın.

Sevgili kardeşlerim! Allah’ın istediği şey; bütün insanları daha üst, daha üst, daha üst makamlara ulaştırmak. O, insanları seviyor sevgili kardeşlerim! Düşünün ki; bunca yaratıktan… Allahû Tealâ tarafından her şey yaratılır. Yaratılan her şeyden daha üstün bir muhteva bu; iradenin Allah’a teslimi! Teslimlerin sonuncusu… Kim iradesini de Allah’a teslim ederse o en üst kat cennetlere ulaşmak için yeterli imkânın sahibidir. 7 safhanın 7.’si iradenin de Allah’a teslimi.

Sevgili kardeşlerim! Allahû Tealâ ne istiyor bizden? Bizim dünyada mutlu olmamızı istiyor. Peki, sonrası var mı? Elbette var. Dünyada Allah’ın emirlerini gerçekleştirerek bu mutluluğu yaşayan, dünya mutluluğunu yaşayan kişinin, asıl önemlisi bundan sonraki hayatı, ölümden sonraki hayatı. Çünkü Allah’ın kanunlarına bakıyoruz:

- Bir insan Allah’a ulaşmayı dileyip de ölse 1. kat cennete girerken,
- Mürşidine tâbî olup da ölürse 2. kat cennete giriyor.
- Ruhunu Allah’a ulaştırarak ölürse 3. kat cennet,
- Fizik bedenini teslim ederse 4. kat cennet,
- Nefsini teslim ederse 5. kat cennet,
- Muhlis olursa 6. kat cennet,
- İradesini Allah’a teslim ederse 7. kat cennet, bu kişinin hakkı olarak Allahû Tealâ tarafından o kişiye teslim ediliyor.

Sevgili kardeşlerim, Allah ne kadar hayırhah! Allahû Tealâ istiyor ki; herkes kurtulsun, herkes cennete girsin. Ve istenen ne? İstenen: “Yarabbi, ben de ruhumu Sana ulaştırmak istiyorum. Ne olur, benim de ruhumu Sana ulaştır.” Bu kadar! Başlangıç noktası burası. Böyle bir talebi bir kişinin kalben de sahip olarak ortaya koyması, o kişinin mutlaka mürşidine ulaşmasıyla devam ediyor. Allahû Tealâ o kişiye mürşid sevgisini veriyor. Kişi mürşidine ulaşıyor. Kişi Allah’a ulaşmayı dilemiştir; 1. kat cennetin sahibidir. Mürşidine ulaşmıştır; 2. kat cennetin sahibi. Sonra ruhunu teslim edecek, sonra fizik vücudunu teslim edecek, nefsini teslim edecek, muhlis olacak, iradesini Allah’a teslim edecek; 3., 4., 5., 6. ve 7. kat cennetlerin de sahibi olacak. Bütün bunlar, Allahû Tealâ tarafından dizayn edilmiş ve biz insanlara Allahû Tealâ tarafından hediye edilmiş.

Sevgili kardeşlerim! Düşünün ki; bunca mahlûkatın içinde sadece insana Allahû Tealâ ruhundan üfürüyor. Ve insan, Allah’ın üfürdüğü bu ruhla başka bütün mahlûkattan ayrılıyor. Bütün insanlar için Allahû Tealâ farz kılıyor ruhunu Allah’a dünya hayatını yaşarken teslim etmesini. Allahû Tealâ sevgili kardeşlerim, bunu farz kılıyor ama kişi daha Allah’a ulaşmayı dilediği an 1. kat cennetin sahibi oluyor. Ölse, “Yarabbi, ben de ruhumu Sana ulaştırmak istiyorum. Ne olur benim de ruhumu Sana ulaştır.” diyen bir insan bunu kalpten söylemişse, ölse, 1. kat cennetin sahibi. Sonra? Mürşidine tâbiiyet; 2. kat cennetin sahibi. Ve ruhun, tâbî olduğu anda ruhun vücuttan ayrılarak, bir süre sonra Allah’a ulaşması… 7 tane gök katını aşarak Allah’a ulaşmak, Allah’ın bu istikametteki bütün insanlara hedef olarak verdiği şeydir.

Unutmayın sevgili kardeşlerim, dînimizin adı ne? Dînimizin adı ‘İslâm.’ Ne demek İslâm? İslâm ‘teslim olan’ demek. Bir insanın “Ben İslâm’ım.” demesi ve İslâm’ın 5 şartını gerçekleştirmesi onu İslâm kılmaz.

- Namaz kılmak da farzdır.
- Oruç tutmak da farzdır.
- Zekât vermek de farzdır.
- Hacca gitmek de farzdır.
- Kelime-i şahadet getirmek de farzdır.

Bunlara ‘İslâm’ın 5 şartı’ denir. Ama İslâm ‘5’ şarttan ibaret değildir.

- Allah’a ulaşmayı dilemek 6. şart,
- Teslimler; en önemlisi teslimler 7. şarttır.

İslâm ‘teslim olan’ demektir.

- Nesini teslim eden demek? ‘Ruhunu teslim eden’ demek
- Nesini teslim eden demek? Fizik vücudunu.
- Nesini? Nefsini.
- Nesini? İradesini Allah’a teslim eden kişi…

İşte onlar teslim olanlardır. Onlar hedeflerine gidenlerdir. Tam 7 tane safha ve tam 7 tane cennet:

- Allah’a ulaşmayı dilemek, 1.
- Mürşide tâbiiyet, 2. Böylece ruhun vücuttan ayrılarak Allah’a doğru yola çıkması,
- Ruhun Allah’a ulaşması, 3.
- Fizik bedenin teslimi, 4.
- Nefsin teslimi, 5.
- Muhlis olmak, 6.
- İradeyi Allah’a teslim etmek, 7.

7 tane safha… Bunların her birini teslim ederse kişi ne yapar? Ruhunu da vechini de yani fizik vücudunu da nefsini de iradesini de Allah’a teslim eder. Bu teslimler yani ruhun, vechin yani fizik vücudun, nefsin ve iradenin Allah’a teslimi 4 tane teslim. İslâm bunlardan ibarettir.

- Gördünüz ki; 7 tane cennet var.
- Gördünüz ki; safhalar da tam 7 tane.

İşte bütün insanlar için bütün kapılar açık. Kim isterse Allah’a ulaşmayı diler. Dilerse, hacet namazını kıldığı takdirde, gerçekten dilemişse Allah’ın ona mürşidini göstermemesi mümkün değildir. Mutlaka Allahû Tealâ, eğer kişi kalpten dilemişse Allahû Tealâ’ya ulaşmayı, mutlaka mürşidini gösterir. Kişi o mürşide veya mürşidin bir vekiline tâbî olarak ruhunun vücudundan ayrılmasını sağlar. Ve 7-8 aylık bir devrenin sonunda da o kişinin ruhu 7 tane gök katını aşıp, 7. gök katında 7 tane âlemden geçip, oradan Sidretül Münteha’ya çıkıp, oradan da Allah’ın Zat’ına ulaşması mümkün olur. İşte onlara ‘ermiş evliya’ denir.
 
Allah razı olsun.

Benzer konular