Kendisine kötülük yapan kardeşe maddî, manevî bakmak zorunlu mudur?

Anasayfa » Ana Sayfa » Aile İlişkileri » Kendisine kötülük yapan kardeşe maddî, manevî bakmak zorunlu mudur?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Kendisine kötülük yapan kardeşe maddî, manevî bakmak zorunlu mudur?

Kendisine kötülük yapan kardeşe maddî, manevî bakmak zorunlu mudur? (Kötülük yapan kardeşe maddî, manevî bakmak mı? imdi “bakmak” deyince film koptu. 1. Gözle bakmak var. 2. Onun maişetini, geçimini üzerine almak var; ikisi de bakmak. Tamam. Eğer birincisini ele alırsak, suale göre tam cevabı vereyim.)

Sevgili kardeşlerim! Zorunlu değildir. Zorunlu değildir ama Allah’a yakın olmak isteyen insanların da bunu yapması çok uygun olur.

Sevgili kardeşlerim! Nefsimizin bize hâkim olduğu her noktada, Allah’ın aslında bunu zevkle kabul etmediğini bilmelisiniz. Allahû Tealâ ister ki; bütün insanlar birbirlerini sevsinler. İster ki; bütün insanlar birbirlerine yardım etsinler. İster ki; bütün insanlar mutlu olsunlar.

İşte bunun temel şartlarını Tevrat’a da İncil’e de Kur’ân-ı Kerim’e de koymuş Allahû Tealâ. Ama insanlar tatbikatını gerçekleştirememiş olabilirler. İşte eksiklik ne kadarsa kişinin Allah’tan alacağı mükâfat o kadar azalır, sevgili kardeşlerim. Bütün insanlar için Allahû Tealâ’nın istediği bir tek şey var; hepsi cennete girsinler. Ama bunu, Allahû Tealâ kişinin kendi iradesine bağlamış. Aksini yapsaydı ne olurdu? O zaman haksızlık olurdu. Herkes lâyık olduğu seviyede mücazat görür, yani ceza görür. Lâyık olduğu seviyede mükâfat görür. İşte cennet bir mükâfattır. Cehennemse bir mücazattır, cezalandırmadır. Bütün insanlar için kapılar açılmış. Emirler verilmiş. Bu Allahû Tealâ’nın dostu olmadığını düşündüğünüz insanlarla bir konuşun, sevgili kardeşlerim. Onlara deyin ki: “Bak! Allahû Tealâ diyor ki: ‘Kim Bana ulaşmayı dilerse Ben onu Kendime ulaştırırım.’ 7-8 aylık bir devrede bunu mutlaka Allahû Tealâ gerçekleştirir. Bu ise 3. kat cennetin sahibi olmak demektir. Ey benim aziz kardeşim! Sen Allah’a ulaşmayı dileyip de (kalpten dilemiş olman üzerine) hemen arkadan ölsen 1. kat cennete girersin. Allahû Tealâ bunu garanti ediyor. Yaşarsan o zaman Allahû Tealâ sana mutlaka mürşid sevgisi verir ve sen mürşidine ulaşıp tâbî olduğun anda 2. kat cennetin sahibisin. Ruhun da vücudunu terk eder.” Bundan sonrası da Allah’a ait. Çünkü Allahû Tealâ diyor ki: “Kim Bana ulaşmayı dilerse yani ruhunu Bana ulaştırmayı dilerse Ben onu Kendime ulaştırırım.” O zaman buradaki sonuç ne? Allahû Tealâ’nın o kişinin ruhunu Kendisine ulaştırması yani onun ermiş evliya olması. Bunu da garanti ediyor, sevgili kardeşlerim.

Öyleyse herkes bedavadan yaşıyor. Kim Allah’a ulaşmayı dilerse 1. kat cennetin sahibi oluyor. Ne karşılığı? Bir tek dilek… Bundan Allahû Tealâ’nın muradı ne? Muradı; “Gerçekten dilemiş mi, dilememiş mi?” diye, arkadan o kişinin kendisini görmesi. Eğer bu noktadan itibaren ibadetler ona zevk vermeye başlamışsa, bir mürşid arayışına girmişse, kalbi bir mürşide ulaşmayı diliyorsa o kişi Allah’a ulaşmayı dilemiştir. Dilerse ne olur? Allahû Tealâ’dan hacet namazını kılıp mürşidini ister. İçinden bu gelir. Allahû Tealâ onun içine bunu verir ve eğer bu kişi Allah’a ulaşmayı dilemişse Allah’ın ona mürşid göstermemesi mümkün değildir.

İşte sevgili kardeşlerim! Bu kişi Allah’ın emrettiği mürşide ulaşır da ona tâbî olursa 3. kat cennetin sahibi olur. Allah’a ulaşmayı dileyen kişi 1. kat cennetin sahibi, mürşidine ulaşan kişi 2. kat cennetin sahibi ve ruhu vücudundan ayrılarak Allah’a ulaşmış olan kişi ki; o Allah’a ulaşmayı dilemiş, bir mürşide ulaşmışsa mutlaka Allah onun ruhunu 7-8 aylık bir devrede Kendisine ulaştıracaktır. O zaman bu kişi 3. kat cennetin sahibi olur. Buraya kadar olan 3 kat cennet Allah’ın garantisi altındadır. Hiç kimse bu garantiyi bozamaz. Allah, Allah’a ulaşmayı dileyip de arkasından mürşidine tâbî olan ve ibadetlerini devam ettiren bir kişinin ruhunu mutlaka Kendisine ulaştırır. Zaten insan öyle bir yapıyla yaratılmıştır ki; Allah’a ulaşmayı dilemişse onun Allah’ın emirlerinden zevk almaması mümkün değildir. Namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek, hacca gitmek, kelime-i şahadet getirmek, zikir yapmak onun muhtevası içindedir. Bu kişi zevkle yapar. Namazını zevkle kılar, orucunu zevkle tutar. Çünkü Allahû Tealâ ona o zevki verir.

Yani netice olarak şuraya ulaşıyoruz, sevgili kardeşlerim! Bir insan Allah’a ulaşmayı dilemişse Allah onu mutlaka Kendisine ulaştıracaktır. Bir defa daha tekrar ediyorum: “Kim Bana ulaşmayı dilerse Ben onu Kendime ulaştırırım.” buyuruyor Allahû Tealâ. O kişi garantidedir. Şimdi böyle bir insan Allah’a ulaşmayı dilemiş ve ölmüş olsa, gerçekten dilemişse 1. kat cennetin mutlaka sahibidir. Hiçbir şey yapmamış. Mürşidine de tâbî olmamış. Olsun! O, Allah’a ulaşmayı dilemiş; başkalarından farklı. Sonra bu kişi hacet namazını kılıp mürşidini Allah’tan sorduğu zaman, Allah ona mutlaka mürşidini gösterir.

İşte kişinin yapması lâzımgelen şey o mürşide ulaşıp tâbiiyetini gerçekleştirmek yani mürşidinin huzurunda söylediklerini tekrar edip el öpmek. Onun ruhu o anda vücudundan ayrılacaktır ve Allah’a doğru giden kafileye katılacaktır. 7-8 aylık bir devrede de o ruhun Allah’a ulaşmaması mümkün değil; mutlaka ulaşacaktır. Kişi sağ ise, ibadetlerini devam ettiriyorsa ki; devam ettirmek onun için bir zevktir artık. Hiçbir problemi kalmamıştır. O zaman bu kişi 3. kat cennetin de sahibi olur. Dik yokuş bundan sonra başlar.
 
Allah razı olsun.

Benzer konular